İdea Yayınevi / Fenomenler
site haritası
Çin'in Bir Tarih Olmayan Tarihi
Hero (2002; Trailer). Film yapımcıları ikinci öykünün doruğunu Çin'in Jiuzhaigou bölgesinde görkemli bir gölde sahnelemeye karar verdiler ve suyun rengi, söylediklerine göre, onları bu kesimi mavi yapmaları konusunda esinlendirdi (su pembe olsaydı ...). (Link 1) (Link 2 )
Tarihte hiçbir gelişmenin olmadığı gibi bir görüşün sık sık yinelendiğini duyarız. Bu görüş Tarihten Düşünceyi, Usu soyutlar, böylece onu anlamsızlaştırır ve saçmalaştırır. Gene de bu düşüncesizlik Çin tarafından doğrulanır, öznel yanılgı kendini realitenin bir yanılgısında aklayabilir. Gerçekten de Tarihte "gelişmeme," salt kendini yineleme gibi bir olgunun varlığını doğrulamak ve ne olduğunu anlamak istiyorsak, bakmamız gereken ilk yer Çin'dir. Ama eğer değişmemek, kendini yinelemek Tarih değilse, Çin'in tarihi bir Tarih değildir.
 
 
Bitimsiz Katharsis

Bir Zhang Yimou yapımı olan "Hero" Çin'in ilk imparatoru Qin Shi Huang'un öyküsünü anlatır. İmparator kitapları yaktırması ve yasaklaması, Konfiçyusçu bilginleri (460 adet) gömdürmesi, ve buna benzer daha başka yabanıl eylemler yoluyla Çin'i tek bir yönetim altında birleştirilmesi ve dil, ağırlık ve ölçü dizgelerinin birliğini sağlamış olması ile tanınır.
Küçük bir Helenik kent-devletinin, nüfusu ancak 10 binlerle sayılan bir Atina'nın tarihsel olarak devasa Çin ile karşılaştırmayı bile kabul etmeyecek denli önemli, değerli ve vazgeçilmez olması, insanlığa onun bütün bir uygarlığını kuracak değerleri — Güzel Sanatı, Geometriyi, Sokrates'i, Tiyatroyu, Bilimleri, Felsefeyi ve daha pekçok başkasını — verecek denli gelişmişken Çin'in ise Tarihin pekala onsuz da yapabileceği denli önemsiz kalması olgusu, bu yalın olgu Tarihte neyin anlamlı olduğu konusunda düşünmek için en azından bir başlangıç noktası vermelidir.

Çin bütün bir Tarihi boyunca Tarihten kaçmada diretti, bir politika olarak tam bir başarıyla kendini yalıttı. Görkemli sağlamlığı, değişmezliği, yıkılmazlığı Tarihsel önemini arttırmak yerine, tam tersine yoketti.

Çin tarihi Tarih olmaktan çok moral, entellektüel ve estetik hiçbir değişim ve gelişim olmaksızın kendini yalnızca yineleyen şeylerin ve olayların bir Tarihçesidir.

 
 
Şiddetin, Korkunun, Nefretin, Terörün Vb. Sanatı

Hükümet görevlileri Zhang Yimou'nun filmini "Çin'in yeni yüzyılı için yeni bir başlangıç noktası" olarak görerek övgüyle karşıladılar.

Çin İÖ 221'de ilk imparator olarak kabul edilen Qin Shi Huang'ın despotizmi tarafından kuruldu. Yıkılıncaya dek binlerce yıl boyunca bir imparatorluk olarak kaldı. Çin kültüründe eksik olan özsel öğeler Duyunç ve İstenç kavramlarıdır. Bunlar İmparatorun ayrıcalığıdır.

Qin despotizminin başarılı olması onu önceleyen Savaşan Devletler dönemindeki anarşi ve karışıklığın dayanılmazlığı konusunda bir fikir verebilir: Bir istençler çatışması olmaktan çok bir dürtüler çatışması biçimindeki Anarşi Despotizmin ebesidir ve despotik bir kültür salt kültür olduğu için yasasızlık ve kaos yerine despotun düzenini yeğler. Despotik kültür istençsiz bir kültür olduğu için henüz kendini yönetme, demokrasi gibi bir kavramın varlığının bile bilincinde değildir. Özgürlüğün ve İstencin yokluğu ise değişmemenin, geleneğin egemenliğinin sorgusuzca sürmesinin güvencesidir. Çin'in değişmeden kalmış, ortadan kalkmamış olması kültürel bir sağlamlık olarak görünür. Ve gerçekten de öyledir. Ama böylelikle Çin sözcüğün iki anlamında da Tarih olmayı başaramamıştır. Tarih kavramının Tinin gelişimi olması, Tinin tüm gizilliğini edimselleştirme süreci olması ölçüsünde, kültürel sağlamlık tüm tarihselliğin sonudur. Bu katılaşma ancak despotizm yoluyla, ancak Tinin özsel doğasının, onun Özgürlüğünün bastırılması yoluyla sağlanabilir. Despotizm normal olarak bir bastırma edimine gereksinmez, çünkü halkın istençsizliği bastırılacak birşeyin, bir özgürlük isteğinin olmamasını sağlar. Despotizm anca özgürlük bilincinin doğmaya başlaması ile birlikte zor ve şiddete başvurmaya yönelir.

Özgürlük bilincinin olmadığı despotik kültürde insanlar arasındaki ilişkinin dili başlıca zorbalık dilidir. Yasa yalnızca despotun özenci üzerine dayanır, ve despotun karakteri sağduyulu olmaktan deliliğe dek geniş bir türlülük gösterir. Ve Çin kültüründe insanları korkutarak bile olsa bir ahlak görüngüsü yaratacak bir Tanrı kavramı yoktur.

Tanrı korkusu da hiç kuşkusuz korkudur ve dinsel inancın temeli olmamalıdır; tersine, insanın Tanrısından korkmaması ama onu sevmesi gerekir, çünkü Tanrı kavramı nefreti değil sevgiyi anlatır. Ancak Tanrıyı sevgi olarak bilmeyen, henüz kendi duyunçlarının bilincinde olmayan ve özgürce inanmayan halkların ahlakı dışsal korku üzerine dayanır. Ama Çin kültürü gibi Tanrının bile olmadığı bir kültürde korku insanın insandan korkusudur. Despotik yetke yasayı temsil eder çünkü yasanın başka bir kaynağı yoktur. Ama despotik yetkenin de zayıf olması durumunda insanlar arasındaki ilişki aşağı yukarı bir doğa durumundaki hayvan ilişkileri gibi güç ve şiddet ilişkilerine döner. O zaman Güç Haktır. Buyruk, baskı, zorlama, korkutma, sindirme, ezme, boyuneğme, yılgı, korkma, ve bunlara bağlı yalan, ikiyüzlülük, nefret vb. vb. gündelik ilişkileri tanımlayan terimlerdir.

 
 
Bir Kültürün Özeti



Önemli olan Şiddetin bir sanat yapımının konusu olması değildir. Önemli olan Çin Tininde korkudan, şiddetten, giderek terörden bağımsız olan hiçbir moral öğenin olmamasıdır. Böyle bir kültürde özgürlüğün en ilkel belirişleri bile bastırılır. Boyuneğme Şiddetin negatif görünüşüdür ve Çin'in bütün bir Tarihinde Barış dönemleri olarak bilinen zamanların gerçeğidir. Konfiçyus'tan ilk İmparator Qin'e ve sonuncusu Mao'ya dek, Çin için Birlik ve Dinginlik ve Barış tek bir istencin altında kölelik anlamına gelir. Despotik bir kültürde, bütün bir Tarihi boyunca Özgür İstenci tanımamış bir kültürde Özne yoktur. Eylem Öznenin, özgür Benin yeteneğidir. Çin kültüründe Eylem de yoktur — ve fiziksel, bedensel saldırganlık davranışı ise dürtüsel olması ölçüsünde Eylem denilecek en son şeydir. "Hero"nun bütün bir içeriği, filmin bütün bir süresi kesintisiz olarak Şiddet gösterisine, Şiddet "sanatına" ayrılmıştır.

Çin İÖ 221'de ilk imparator olarak kabul edilen Qin Shi Huang'ın despotizmi tarafından kuruldu. Yıkılıncaya dek binlerce yıl boyunca bir imparatorluk olarak kaldı. Çin kültüründe eksik olan özsel öğeler Duyunç ve İstenç kavramlarıdır. Bunlar İmparatorun ayrıcalığıdır.

Qin despotizminin başarılı olması onu önceleyen Savaşan Devletler dönemindeki anarşi ve karışıklığın dayanılmazlığı konusunda bir fikir verebilir. Çin'in değişmeden kalmış, ortadan kalkmamış olması kültürel bir sağlamlık olarak görünür. Ve gerçekten de öyledir. Ama böylelikle Çin bir Tarih olmayı başaramamıştır. Dünya Tarihi için Anlamın gelişimde, Tinin tüm gizilliğini edimselleştirme itkisinde yatıyor olması ölçüsünde, kültürel sağlamlık tüm tarihselliğin de sonudur. Bu katılaşma ancak despotizm tarafından, yani Tinin özsel özgürlüğünün bastırılması tarafından sağlanabilir.

 
 
Şiddeti Algılamak

Trailer
Şiddet, ya da Şiddetin yalnızca örtük biçimi olan Boyuneğme Despotizmde işlerin normal durumu olduğu için, despotik tin bu nedenle isyanı, başkaldırıyı kendinde bir Erdem anlatımı olarak görür ve yüceltir. Ama bir korkak olmaya ve boyun eğmeye alıştığı için, başkaldırısını ancak gereksiz olduğu zaman, ancak üzerinde bir baskı olmadığı zaman gösterir.

 
 
Genel Olarak Nefret

 

 
 
Terörün Sanatçısı


Zhang Yimou. — Picasso Çirkinin Sanatını üretti. Yimou Nefrete artistik bir anlatım verir. Bunlara sanat diyebilsek de, Güzel Sanat demenin estetik ve etik zemini yoktur. Zhang Yimou'nun en iyi bildiği ve büyük bir tutku ile, giderek esrime içinde anlatım verdiği şey Şiddetin kendisidir — öylesine renkli biçimler altında ki, sanki Şiddet bir sevecenliktir, sanki kılıçlar ve oklar ve mızraklar insanlara zarar vermekten çok onları okşuyor gibi ve insan öldürme bir yudum suyun yutulması gibidir. Filmde insan ruhlarından başka herşey rengârenktir, anlamsızlaşmış, taşlaşmış yüzler gülümsemeye yeteneksiz ya da onu hiç öğrenmemişlerdir. Şiddet salt herhangi bir öğe değil, ama sözcüğün gerçek anlamında kesintisiz olarak bütün filmi dolduran biricik motiftir.

Zhang'ın insanı tüm saldırganlık görünüşüne karşın özsel olarak korkaktır, varoluşu sürekli korku tarafından tanımlanır, çünkü özgür değil ama köledir, sürekli boyun eğme durumundadır ve boyun eğmeye uyarlanmış bir istencin yalnızca İstenç olduğu değil, var olduğu bile söylenemez. Bu korku sık sık kendini kaçış olarak tanıtlasa da, saldırganlık dürtüsü yalnızca ve yalnızca korkudan doğabilir. Köleler yabanıl bedensel güçlerinden öte fiziksel bir yokedicilik aletini üretmeye yetenekli değildirler — belki de kılıç, mızrak vb. gibi ilkel aletlerin dışında. Ama özsel ussallığının bilinçsizi olan ön-modern birey kolayca bir tetiği çekebilir, ve bu tetik pekala nükleer bombanın düğmesi de olabilir. Ve Zhang Yimou'nun despotik kahramanları ölümcül katharsislerinde bu son seçeneği yeğlemede hiçbir duraksama göstermeyeceklerdir.

"Hero" Çin'in normal, her zamanki kültürünü betimler — binlerce yıl boyunca eskimeden kalan diyaloglar doğallaştırılmış bir öfkenin, giderek saldırının tonunu taşır, kılıçlar su damlalarını bile ikiye böler, ve insan bedenine zarar vermek, onu kesmek, delmek, parçalamak herhangi bir gündelik etkinlik gibi görülür. Çinli yönetmenin anlayışında çıplak yabanıllık eğer güzelleştirilirse Güzel Sanatın alanına girme hakkını taşır. Sopa, kılıç, mızrak, kama — sanki bunlar tanrıların insana vermeyi unuttuğu birşeyi tamamlayan, sanki bedensel bir eksikliği gideren öğeler gibidir. Zhang'ın filmlerinde insan kızgın bir hayvanın rolündedir. Ruhsal arkatasar insanlardan çevrenin tüm dokusuna dek yayılan kültürelleştirilmiş bir korkudur. Herkesten önce imparatorun kendisi, Qin, korku içindedir, zırhını üzerinden hiç çıkarmaz ve hiç kimsenin ona 100 adımdan daha fazla yaklaşmasına izin vermez. "Hero" eğlendirmek üzere yapılmıştır. Öldürmemek, giderek "sevgilisini öldürmemek" bile olağandışı bir durum olarak, bir karakter büyüklüğü olarak görülür ve alkışlanır.


Zor İstenci kırmayı, boyun eğdirmeyi, kendi İstencini tanıtmayı amaçlar, yok etmeyi değil. Hasım teslim olduğu, kendi İstencinden vazgeçip köleliği kabul ettiği zaman Zor gereksizleşir ve etkin olarak değil ama salt kendinde sürer. Savaş kavramı bile İstencin kırılmasını içerir, kör yokediciliği değil. Zordan ayrı olarak, Şiddet Nefretle birlikte gider ve bu yüzden yokedicilikte sonuçlanır, Efendilik İstencine değil, kör dürtüye hizmet eder. Nefret despotik tine, henüz İstenç kavramı ve olgusu ile tanışmamış kültüre özgüdür ve bu kültürün insanın daha öte gelişimine izin vermeyen törel Sınırını çizer: Bir Nefret kültüründe ne evrensel sevgi, ne güzel sanatlar, ne de felsefe ve bilim gelişir. Yetkeye boyun eğmeyi öğreten Konfiçyus öğretisi Çin bilgeliğinin doruğudur.

Nefretin Sanatçısı

Zhang Yimou ailesinin Koumintang ile bağlantısı nedeniyle çocukluğunda alaylara ve aşağılamalara hedef olarak büyüdü. Babası Çan Kay Şek komutasında bir subaydı ve büyük erkek kardeşi 1949'da iç savaşta yenilen ulusalcı kuvvetlerle birlikte Tayvan'a kaçtı. 1966'da kültür devrimi patlak verdiği zaman Zhang eğitimine ara vermek zorunda kaldı ve ilkin bir çiflikte ve sonra yedi yıl boyunc a bir dokuma fabrikasında çalıştı. Bu sırada resim ve amatör fotoğrafçılık ile ilgilendi. İlk kamerasını 18 yaşında beş ay boyunca kanını satarak biriktirdiği para ile satın aldı. Dingin, uygar, barışçıl bir yaşam ile aşağı yukarı hiçbir tanışıklığı olmayan ve Şiddetin işlerin olağan durumu olduğu bir kültürde şekillenen Zhang, 27 yaşında Pekin Film Akademisine kabul edildi ve 1982'de mezun oldu.

Filmleri şidetti, korkuyu, nefreti politikanın bileşenleri olarak gören Çin Komünist Partisi tarafından yasaklanmadı.

SCHILLER

BEETHOVEN
Avrupa Birliği özgürleşmenin kazanılan ereğidir, çünkü özgürlük insanlığı kültürel ayrımların ötesine ve üzerine, tek bir Yasaya, tek bir Anayasaya, evrensel Türeye yükselten değişimin biricik olanağıdır. Onda çok-kültürlülük değişmeyen geleneğin, karakteri tutuculuk olan despotizmin, dili şiddet olan ideolojinin artıkları olarak postmodern komedyenlerin umutsuz savunusuna terkedilmiştir. Avrupa Birliği modern insanlığın gerçek egemenliğine, özgür İstencinin egemenliğine yürüyüşünde Dünya-Tininin ilk adımıdır.

Avrupa Birliği olanaklıdır çünkü Avrupa ulusları kültürel bir türdeşliğe doğru ilerlemekte, Hak, Ahlak ve Törellik alanlarında türdeşleşmektedir. Avrupa Tini Avrupalıların hak eşitliği, duyunç özgürlüğü ve demokratik politik istenç birliğidir.

İdea Yayınevi / 2014