İdea Yayınevi / Yaşamöyküleri
 
 

James Clerk Maxwell İçin Bir Yaşamöyküsü (1831-1879) / Aziz Yardımlı

 

James Clerk Maxwell
Sıralama yapmayı sevenler tarafından, Maxwell genellikle Newton ve Einstein’dan sonra tüm zamanların üçüncü büyük fizikçisi olarak kabul edilir. Ama eğer bilime pek yakışmayan boşinançlı Newton’ın usdışı ‘doğal felsefe’sini ve gerçek felsefenin ve gerçek bilimin ne olduğunu hiçbir zaman anlamayan Einstein’ın eşit ölçüde usdışı göreciliğini bir yana atarsanız, Maxwell'in konumu gerçek hakkını kazanmış olur. Newton Principia'da ussal evrene her tür usdışı boşinancı yükledi, uzayı Tanrının duyu örgeni yaptı, evrenin mekanik yasallığını yadsıdı, onu kozmoz olarak değil ama bozulabilen ve arada bir düzeltilme gereksiniminde olan bir kaos olarak gördü. Einstein eşit ölçüde usdışı bir yaklaşımla evrenin zamanda ve uzayda sonlu olduğunu, bilimin işinin duyusal-algı ile ilgilenmek olduğunu, ds, dx, dt gibi sonsuz küçüklüklerin çok küçük nicelikler olduğunu vb. ileri sürdü. Arı usu eleştiren iki tutum da düşüncesizliğin, bilgisiz medyanın, imbesil kamu oyunun omuzları üzerinde yükseldi. Sıradan bilinç önündeki adın büyüklüğüne bakar, ve eğer büyük olduğu kanısını taşıyorsa bir tapınma tutumuna girer, düşünecek düşüncesi olmadığı için, önündeki kavramsal bulanıklığı yargılayacak bir ussal gelişmişliği olmadığı için, ne yaptığını bilmeden dürtüsel bir tutuma yönelir ve kalabalığa katılır, en aptalların en ünlüler olmasını sağlar.

Maxwell evrenin özsel olarak ussal ve böylece bilinebilir olduğunu, bilimin olanaklı olduğunu kabul etti. İnsanlığın bilimsel bilgisine katkıları ile bilimin bir gerçeklik, süreklilik ve birikim süreci olduğunu, ve bir yarı-gerçeklikler, bir paradigmalar süreksizliği olmadığını daha pozitivizm serpilmeden gösterdi, pozitivizmi daha doğmadan yalanladı.

Maxwell bir idealist idi ve Platon’dan Descartes ve Spinoza’ya felsefe tarihinin en iyi okuyucularından biri idi. Bu tarihten Doğanın uzay-zaman-özdeğin ussal örgütlenişi olduğunu öğrendi. İnsan usunun kategorilerinin kendinde-Evrenin de kategorileri olduğunu, Doğanın ancak ona usu ile yaklaşan fizikçiye yanıt vereceğini kavradı. Ve tüm kuramsal çalışmasında Doğanın doğanın mantıksal yapısını, düzen ve uyumunu bulmaya çabaladı. Maxwell’in Evreni ussal, yasal, uyumlu, anlamlıdır.

Gözlem ve deneyim dediğimiz verilerin gerçekte kavramın belirlenimleri olduğunu kabul eden a prirori bilim yöntemi bilimin yalnızca arı kuram boyutuna indirgenmesi anlamına gelmez. Bu gerçekte ironik olarak düşüncesiz görgücüluğün ve tüm varoluşu insan öznelliğinin içerisine sıkıştıran Kant'ın salt fenomenal biliminin sanısıdır. Tam tersine, gerçek kuram o denli de özdeksel olgusallığın özsel kavranışıdır, sözcüğün en tam anlamıyla en yararlı (ve aynı zamanda en zararlı) olabilendir, modern yaşamda teknoloji dediğimiz ve insanlığın gönenci için olduğu gibi yokedici erekler için de kullanılabilen tüm bilimsel uygulayımın olanağıdır. Arı fizik ‘yararcılığı,’ pragmatizmi göz önünde tutmaz. Tersine, usun eytişimsel özgürlüğüne yabancı tüm böyle kaygıları, düşünceyi özgür işleyişinde engelleyen tüm öznel dürtüleri dışlar. Ama böylelikle ‘yararlık’ olgusunun kendisini olanaklı kılan fiziksel ussallığı saptama şansını kazanır.

Maxwell’in Edinburgh’ta İngiliz akademizminin çekişmelerinden uzakta dinginlik içinde yaptığı çalışması optik, elektrik ve manyetik kuramları tek bir elektro-manyetik alan kavramında birleştirerek tümünün de aynı temel yasaların değişik belirişleri olduğunu gösterdi. Tüm bunları ve ayrıca radyo dalgalarını, radar, ve ısının yayılımı fenomenlerini benzersiz ve büyüleyici bir eşitlikler dizgesinde birleştirdi. Çok genç yaşta ölen Maxwell’in fizikte ileri sürdüğü kuramların bir bölümü ancak ölümünden uzun bir süre sonra tanıtlanabildi. Örneğin ivmelendirilen yüklü bir parçacık tarafından üretilen ışımanın ışık ile aynı hızla yayılmasının deneysel doğrulamasını, fiziksel evrenin ussal yasa tarafından nasıl denetlendiğini göremedi. Einstein’ın görelilik kuramında bile göreli kılınamayan bu olgu modern fiziğin bütününde en önemli buluşlardan biri olma değerini taşır. Maxwell’in kavramları yirminci yüzyıl fiziğindeki ikinci büyük yeniliğe, parçacık fiziğine götüren mantıksal yolu da gösterdi.

Maxwell’in Faraday’a, görgül olanın ötesinde matematiğe ve en yalın kuramcılığa bile hoşgörü ile bakamayan bu harika ‘‘deneysel araştırmacı’’ya borcu, aralarındaki tüm benzemezliklere karşın, ölçüsüzdür. Matematikte aşağı yukarı hiçbir bilgisi olmayan ‘‘Faraday’ın incelemelerini okumayı sürdürürken,’’ der Maxwell, ‘‘onun fenomenleri kavrama yönteminin de matematiksel bir yöntem olduğunu algıladım, üstelik alışıldık matematiksel simgeler biçiminde anlatılmış olmasa da.’’ Maxwell Faraday’ın deneyler yoluyla türettiği kavramsal yapıyı matematikselleştirdi. Ama matematikçi Maxwell’in çalışması gözlemci ve deneyci Faraday’ın kavramlarının matematiksel terimlere çevrilmesinin çok ötesine geçer. Aslında, Faraday’ın matematiğin ötesine giden deneysel kavramları ile karşıtlık içinde, Maxwell matematiksel kavramsallaştırmanın deneyselin ötesine geçebildiğini gösterir.

Maxwell’in alan kuramı ile ilgili buluşları ilk kez Heinrich Hertz tarafından 1877’de, Maxwell’in ölümünden sekiz yıl sonra, deneysel olarak doğrulandı. Maxwell’in kendisi görgül araştırmaya hiç de ilgisiz değildi ve başka pekçok deneysel aygıt tasarının yanısıra, yüzyılın en büyük araştırma özeklerinden biri olan Cavendish laboratuarının tasar ve yapımının sorumluluğunu da üstlendi.

 

 

1831 James Clerk Maxwell 13 Haziran, İskoçya’da Edinburgh’da doğdu; ailenin tek çocuğu idi; ilköğrenimini yeteneksiz bir özel öğretmenden aldı; ona ilk eğitimini veren ve doğada Tanrının ussal dehasını gösteren annesini sekiz yaşında yitirdi; babasını çok severdi ve bağlılığı ölümüne dek sürdü.

Maxwell'in doğduğu ev (solda) Edinburgh'un özeğine yakın bir parka komşudur. JCM Vakfının bulunduğu ev şimdi matematikçiler ve fizikçiler için bir buluşma yeri olarak hizmet etmektedir.

 
 

1841 Edinburgh Akademisine (solda) gönderildi; burada üç yıl boyunca matematik ve fizik öğretimi gördü.

 
 
1845 Geometri ile derinden ilgilendi ve 14 yaşında elips üzerine ilk geometrik çözümlemesi yayımlandı (okul sırasında sınavlarda başarısı yüksek değildi)

1847 16 yaşında Edinburgh Üniversitesine girdi ve iki denemesi daha yayımlandı.

Edinburgh Üniversitesinde Maxwell’in öğrencilik yıllarında eve götürmek üzere ödünç aldığı kitapların bir listesi bulunur. Aralarında şunlar vardır:
Cauchy, Calcul Differentiel
Fourier, Theorie de la Chaleur
Monge, Géometrie Descriptive
Newton, Optics
Poisson, Mechanics
Taylor, Scientific Memoirs
Willis, Principles of Mechanism

1850 Edinburgh’u tamamlayarak Cambridge Üniversitesi’ne (Peterhouse) girdi; ama orada bir burs kazanmanın daha kolay olacağını düşünerek Trinity College’e geçti

1854 Cambridge’e bağlı Trinity College’de matematik dalında sınıf ikincisi oldu; aynı yıl matematik derecesi ile okulu bitirdi; daha sonra Cambridge Üniversitesinin ilk deneysel fizik öğretmeni oldu.

1856 Hastalanan babasının yanında bulunmak üzere Trinity College araştırma bursundan vazgeçerek İskoçya’ya geri döndü; Aberdeen’de Marischal Koleji’nde ‘doğal felsefe’ (= fizik) profesörlüğüne atandı ve görevine başlayamadan babasını yitirdi

1858 Haziran ayında Marischal Kolejinin müdürünün kızı Katherine Mary Dewar ile nişanlandı ve 1859 yılında evlendi

1859 Satürn’ün halkalarının katı ya da sıvı değil ama küçük ve ayrı özdek kütlelerinden oluştuğunu gösteren çalışması Adams-ödülüne değer görüldü (buluş bir yüzyıl sonra ilk uzay araştırma aracı Voyager tarafından doğrulandı)

Maxwell yaşamı sırasında İngiliz fizikçiler tarafından tanınmadı. Buluşları, ussallığı, ciddiyeti ve derinliği günün Newtonculuğu ile uyum içinde değildi. Newtoncu geleneği sürdürmede direten çağdaş İngiliz fizikçi ve matematikçiler de Maxwell’in matematiğini anlayamadılar, elektromayetizma ve ether kuramlarını, elektromanyetik dalganın varolduğunu ve ışığın kendisinin bir elektromanyetik olay olduğunu reddettiler. Bugün de bu türden sığlıkları savunan sayısız "fizikçi" vardır.

Maxwell’in ne yaptığı, neyi başardığı ancak ölümünden sonra anlaşıldı ve bunda Alman bilimcileri Hermann von Helmholtz ve Hertz gibi yabancılar öncü oldu. İngilizler fiziğe ve dolayısıyla ussal/yasal Evrenin kendisine usdışı öğeler karıştırma tutumundan bugün bile vazgeçmiş değildirler. Einstein'ın önderliğinde, örneğin Stephen Hawking gibi daha çağdaş fizikçiler düşüncelerinin pekçok yanında sözcüğün tam anlamıyla Newton kadar oynak, tutarsız ve usdışıdır.

1860 Marischal College ve Aberdeen King’s College birleştirilerek Aberdeen Üniversitesi kurulunca Maxwell gereksiz bulunarak işinden çıkarıldı; Edinburgh Üniversitesine başvurusu sonuçsuz kaldı (görev için eski bir okul arkadaşı seçildi); sonunda Londra’da King’s College doğal felsefe profesörü oldu; burada geçirdiği beş yıl süresince yaşamının en iyi çalışmalarından bir bölümünü yaptı; gazların kinetik kuramı üzerine çalışması 1877’de Theory of Heat başlığı altında yayımlandı (konu üzerinde bağımsız olarak ayrıca Boltzmann* da çalışıyordu); kuram ısının ve sıcaklık derecesinin yalnızca moleküllerin devimini ilgilendirdiğini gösteriyordu. Maxwell'in gazların dinamik kuramı üzerine çalışması bugün termodinamiğin bir bölümüdür.

*Boltzmann Maxwell’in elektromanyetik kuramı üzerine de çalıştı. ‘‘Vorlesungen über Maxwells Theorie’’ başlıklı çalışmasının başında Maxwell eşitlikleri ile ilgili olarak Goethe’den şu dize bulunur:
‘‘War es ein Gott, der diese Zeichen schrieb?’’ :: ‘‘Bir Tanrı mıydı bu simgeleri yazan?’’

Edinburgh Akademisindeki bir duvarda Maxwell denklemleri

1861 Üç temel renk üzerine çalışmaları renkli fotoğraf uygulayımının gelişmesine götürdü; aynı yıl Royal Society’ye kabul edildi.

1862 Bir elektromanyetik alanın yayılma hızının ışık hızı ile yaklaşık olarak eşit olduğunu hesapladı ve buna göre ışığın bir elektromanyetik olay olduğu vargısını çıkardı; aynı yıl Philosophical Magazine’de ‘On Physical Lines of Force’ başlığı altında yayımlandı5
 
1864’te Maxwell şunları yazdı:
‘‘This velocity is so nearly that of ligh, that it seems we have strong reason to conclude that light itself (including radiant heat, and other radiation if any) is an electromagnetic disturbance in the form of wave propagated through the electromagnetic field according to electromagnetic laws.’’
::
"Bu hız ışığın hızına öylesine yakındır ki, ışığın kendisinin (yayılan ısıyı ve eğer varsa başka her yayılmayı da kapsamak üzere) elektromanyetik yasalara göre elektromanyetik alan içinden yayılan bir elektromanyetik karışıklık olduğu vargısını çıkarmak için güçlü nedenimiz vardır.’’
1863 British Association for the Advancement of Science için elektrik birimlerinin ölçü ve ölçünleştirilmesi çalışmalarını yönetti

1865 King’s College’den ayrılarak Glenlair’deki aile mülküne çekildi; burada kendini araştırmaya ve elektrik ve manyetizma üzerine yazmaya verdi

1867 Bir süre için İtalya’ya gitti

1871 Cambridge’de yeni Cavendish profesörlüğüne seçildi (bu görevi kabul etme konusunda oldukça isteksizdi); kendisinden Cavendish Laburatuarı’nın tasarını üretmesi istendi (laboratuar 1874’te açıldı) ve kurumun müdürlüğünü yaptığı sırada Özdek ve Devim’i yazdı

1873 Treatise on Electricity and Magnetism/Elekrik ve Manyetizma Üzerine İnceleme yayımlandı; Maxwell eşitlikleri tam olarak ilk kez bu çalışmada yayımlandılar; Yeryüzünün Etherdeki ‘saltık hızı’nın optik araçlar aracılığıyla saptanabileceğini önerdi

1876 Matter and Motion/Özdek ve Devim yayımlandı

1879, 5 Kasım, 47 yaşında Glenlair’de öldü ve İskoçya’da bir köyde sessiz bir kilise töreni ile toprağa verildi.

 

 

Maxwell’in yaşamöyküsü ile ilgili birkaç kitap

1. L. Campbell ve W Garnett, The life of James Clerk Maxwell with selections from his correspondence and occasional writings (Londra, 1884).
2. J. Jeans, ‘James Clerk Maxwell’s method,’ James Clerk Maxwell : A Commemorative Volume 1831-1931 (Cambridge, 1931), 91-108.
3. M. Magnusson, The clacken and the slate (Londra, 1974).
4. P. G. Tait, James Clerk Maxwell, Proc. Royal Soc. Edinburgh, 10 (1880), 331-339.
5. J. J. Thomson, ‘James Clerk Maxwell,’ James Clerk Maxwell : A Commemorative Volume 1831-1931 (Cambridge, 1931), 1-44.

Ether Deneyleri

1881 Michelson’un ilk Interferometer Deneyi. Sonuç sıfır?
Lorentz’e göre Michelson’un hesaplamaları yanlış ve bu yanlışlık beklenen saçak kaymalarının iki katının alınmasına bağlı.

1882 Michelson yorumunun geçersiz olduğunu kabul etti.

1887 Michelson-Morley deneyi: Sonuç sıfır?

1887-88 Heinrich Hertz elektromanyetik dalgaların varoluşunu doğruladı.

1889 G. F. FitzGerald: Ether sürtünmesine bağlı kasılma (kısalma) önsavı.

1895 Hendrik Antoon Lorentz: Kasılma önsavı. FitzGerald’dan bağımsız olarak ileri sürüldü ve daha tam geliştirildi.

1905 Miller-Morley deneyleri:
Kasılma önsavının sınanması: Olumsuz sonuç.
Ether çekme etkesinin sınanması: Olumsuz sonuç.
Einstein’ın Özel Görelilik Kuramı.

1919 Eddington’un Güneş tutulması seferi

1921 Miller ether sürüklenmesi deneylerini Mt. Wilson’da sürdürdü. Olumlu sonuçlar aldığını ileri sürdü. Denemeler yalıtılmış ve manyetik olmayan interferometreler ile yapıldı.

1921-24 Miller: Denetlenen koşullar altında çok sayıda denemeler.

1924 Miller’in Mt. Wilson ölçümleri yine olumlu sonuç verdi.

1925 Michelson ve Gale (Pearson) deneyi: Sonuç sıfır.
Yeryüzünün dönüşünün ışığın hızı üzerindeki etkisini saptama girişimi olumlu sonuç vermedi.

Arthur H. Compton ether ether sürüklemesi görüşünün geçersiz olduğunu ileri sürdü.
Miller olumlu sonuçlarında diretti.

Lorentz eşitlikleri Görelilik kuramı ile tam uyumlu.

1926 Roy J. Kennedy tarafından ether deneyleri: Sonuç sıfır.
Auguste Piccard ve Ernest Stahel deneyler: Sonuç sıfır.

1927 K. K. Illingworth: Sonuç sıfır (Saptanabilir etkiler Miller’in sonuçlarının 1/10’u).

1929 Michelson, Pease, Pearson: Sonuç sıfır. (Saptanabilir etkiler Miller’in sonuçlarının 1/50’si).

1930 Von Georg Joos. Sonuç sıfır.

1955 Shankland, McCuskey, Leone, ve Kuerti, yeni çözümleme: Miller’in olumlu sonuçları okumalardaki istatistiksel oynamalara ve ısı değişikliklerine bağlı.

Hıristiyanlık Üzerine Maxwell
Sıradan bilinç genel olarak Dinin kavramsal çözümlemesini Hıristiyanlığın pozitif inaklarından, usdışı anlatılarından ayırdetmeyi istemez. Din kavramı inancın gerçeğe duygusal ve tasarımsal yaklaşımı olduğunu anlatır, kuramsal ve gerçek anlamda bilimsel değil. Kavramsal olarak eğitimsiz bilinç gerçeği ancak imgesel, tasarımsal, resimsel öğelerde anlayabilir ve anlatabilir, ve hiç kuşkusuz buna sonsuz hakkı vardır. Daha iyisini yapamaz. Maxwell, Spinoza, Descartes, Hegel, ve tümünden önce Farabi benzer olarak Dinin gerçeğe imgesel bir yaklaşım yolu olduğunu düşündüler. Hıristiyanlık ve Müslümanlık Din kavramına en çok yaklaşan pozitif dinlerdir ve varoluşun özsel olarak ussal olduğunu kabul ederler. Gerçek bir Tanrı inancı, insanı kendi imgesinde yaratan bir Tanrıya inanç insanı kendini özsel olarak tanrısal, eş deyişle ussal görmeye, Maxwell'in sözünü ettiği tüm "kutsal noktaları" gidermeye, hiçbirşeyi "yoklanmamış bırakmamaya" götürür. Öte yandan, bir Arian ve büyücü olan Newton hiç kuşkusuz Hırıstiyan anlamda Tanrıyı, Tanrı kavramını tanımıyordu, ve bu onu irrasyonel yapmıyor ama kendisi onun irrasyonalizminden kaynaklanıyordu. Ve gene de modernist bilinç Newton'ı onda olmayan herşey için yüceltmede, onu aşağı yukarı bir tapınma nesnesi yapmada diretir. Maxwell İncil'in pozitif efsanelerini (örneğin Işığın güneşten önce yatarılması vb.) bilimsel kuramlar ile birleştirmeye çalışan Hıristiyanları nazikçe çürütürken, Newton'ın etkinlikleri arasında dua ile metalleri dönüştürme deneyleri de bulunuyordu. Maxwell, aşağıdaki sayfada aktarılan sözlerinden de görüldüğü gibi, "kutsal noktaların" gerçekte bilinemez kör ya da insana kapalı noktalar olmadığını, usun gerçeği eksiksiz olarak bilebileceğini gösteriyordu. İnanç gerçekte bütünüyle özgür olmalıydı, çünkü ancak özgür inanç gerçek inançtır, korku ve terör nedeniyle yaratılan inanç değil.

Maxwell naiv pozitivizmden ve başka görgücülük türevlerinden de saltık olarak uzaktır. Bilim a priori yapılır, çünkü olgular kavramsaldır, ve kavramsız olgu en iyisinden bir soyutlama, yalnızca Kant'ın bilinemez çünkü bilinmesi gereksizleştirilmiş ve olanaksızlaştırılmış kendinde-şeyidir. Kuram kendini eksiksiz olarak tanıtladığı zaman olguyu da tanıtlar.

"Whether the fundamental truths of Physics are to be regarded as mere facts discovered by experiment, or as necessary truths, which the mind must acknowledge as true as soon as its attention has been directed to them."

Maxwell hiç kuşkusuz fiziğin temel gerçeklerini deney yoluyla keşfedilen salt olgular olarak değil, ama insan anlığı kendini onlara çevirir çevirmez doğru olarak kabul etmek zorunda olduğu zorunlu gerçeklikler olarak görüyordu. Yaşamöyküsünü yazan Lewis Campbell

http://silas.psfc.mit.edu/Maxwell/maxwell.html#Cam178

"Now my great plan, which was conceived of old, ... is to let nothing be wilfully left unexamined. Nothing is to be holy ground consecrated to Stationary Faith, whether positive or negative. All fallow land is to be ploughed up and a regular system of rotation followed. ... Never hide anything, be it weed or no, nor seem to wish it hidden. ... Again I assert the Right of Trespass on any plot of Holy Ground which any man has set apart. ... Now I am convinced that no one but a Christian can actually purge his land of these holy spots. ... I do not say that no Christians have enclosed places of this sort. Many have a great deal, and every one has some. But there are extensive and important tracts in the territory of the Scoffer, the Pantheist, the Quietist, Formalist, Dogmatist, Sensualist, and the rest, which are openly and solemnly Tabooed." 


Darwinci Evrim Kuramı Üzerine Maxwell
Maxwell'in Darwin'in kuramını yadsıması yaratılış kuramını doğrulaması demek değildir. Ancak en eğitimsiz, en aptal bilinç böyle bir vargıyı çıkarabilir. Darwin'in kuramı yalnızca ham bir kuramdı, ve Maxwell onu bilimsel kanıt olarak gördüğü şeyler tarafından çürütüldüğü için kabul etmiyordu. Öte yandan Evrim kuramının kabul edilmesinin otomatik olarak ateizme götürdüğü gibi bir vargı için de aynı şey geçerlidir. Herşeyden önce Darwin'in kendisi bir Hıristiyan idi. Doğal bilincin doğallığı onun daha güçlü düşünmesini engelleyen başlıca etmendir. Doğa düşünmez. İnsan düşünür.

http://www.answersingenesis.org/home/area/bios/jc_maxwell.asp

Maxwell strongly opposed Darwin's theory of evolution, which was becoming popular at that time. He believed that the speculations involved in evolutionary thinking contradicted scientific evidence. In a paper he presented to the British Association for the Advancement of Science in 1873, he said:

'No theory of evolution can be formed to account for the similarity of molecules, for evolution necessarily implies continuous change…. The exact equality of each molecule to all others of the same kind gives it … the essential character of a manufactured article, and precludes the idea of its being eternal and self-existent.'

Evrende Tasar ya da Erek ideası yine tanrıbilimsel dile çevrilebilir ve Yaratılış olarak anlaşılabilir. Bu çevirme de tasarımsal bilincin işidir, çünkü kavramsal düşünme bu bilinç düzleminin işi değildir. Maxwell hiç kuşkusuz Evrende ya da Doğada Tasar düşüncesini, kozmik bir teleoloji kavramını kabul ediyordu. Ve bu Tasar Doğanın özsel bileşenleri olarak gördüğü atomlar ve moleküller için değil, ama sürekli akış ya da oluş durumundaki, sürekli evrim durumundaki Doğa için geçerli idi. Maxwell hiç kuşkusuz moleküllerin, giderek atomların da oluş sürecinde olduklarını düşünmeli ve çözümlemesini daha ileriye, daha öğesel bir düzleme götürmeliydi. Ama Maxwell'in ilgilendiği nokta Hidrojen, Oksijen vb. gibi atomların evrenin her yerinde değişmezliği ve türdeşliği idi ve bundan onların bellirli bir Plan ya da Tasara göre, eş deyişle Doğa Yasalarına göre yapılmış ya da üretilmiş olduğu sonucunu çıkarıyordu. Maxwell'in fizik alanındaki çalışması bütün bir bilimler tarihinde eşsizdir, ve yöntemi, Evrene onda Logosu bulmak için yaklaşımı daha sonraki tüm fiziksel çabaların çocuksuluğu ile karşılaştırmanın üzerinde ve ötesinde durur. Kavramsız ve ciddiyetsiz Pozitivizm bilimlerin özbilinçli ussal düşünce olan felsefeden ayrılmasını neredeyse coşku ile kutlar. Bu düşüncesizliğin kendinde ussal olana usun kendisi ile yaklaşmanın ne demek olduğunu düşünmesi bile olanaklı değildir çünkü bilgi dediği istatistiğin tümevarımdan, ve herşeye karşın en sonunda duyulardan türediğini duyumsar (Carnap). Maxwell'in çalışması görgül bilimlerin gerçekten bilimsel felsefe ile, dizgesel, yöntemsel kavramsal düşünme ile birliğinin nasıl sonuçlar verdiğini tanıtlar.

http://charlespetzold.com/etc/MaxwellMoleculesAndEvolution.html

Aziz Yardımlı / İdea Yayınevi / 2014