İdea Yayınevi / Temalar
site haritası 

Michel Foucault:
Boşinancın Devletini Kutlamak
Aziz Yardımlı

İran Kraliçesi, Süreyya
 
Foucault “Şah Zamanın Yüz Yıl Gerisindedir” başlıklı bir makale yazdı. Ve bunu yüz yıl çok uzun olduğu için değil, ama çok kısa olduğu için yazdı. İleride olmaktansa Geride olmanın İyi olduğunu ve dolayısıyla bin yıl geride olmanın daha İyi olduğunu düşünüyordu. İran'ın köklerinin Darius'a, aslında Kyros'a dayandığını ise bilmiyordu.  
Despotizmi, giderek Tiranlığı Özgürlük olarak görmek olanaklı mıdır? “Görmek,” “sanmak” olanaklıdır. Tarihsel Materyalizm çoktandır terörü erdem, cehennemi kurtuluş olarak görmeye alışmıştır. Ama bunun için düşüncenin sökülmüş, yapısızlaştırılmış olması, ve Anlamın kaçması gerekir. Sanılan Olmayandır. Ama Postmodernizmin plastik realitesinde olanaksız olanaksızdır, yani olanaklıdır, aslında tutarsızlık, giderek çelişki plastik olanın kendisidir. Böyle söylem kendisi üzerine, “Konuşma” üzerine dayanır, saltık olan üzerine, kendi kendisinden kaçmayan Anlam üzerine, “Us” üzerine değil. Heidegger sonunda Logos'un Us değil, ama Söylem olduğunu bulmamış mıydı? Böylece tüm gerçeklik plastik bir konuşmadır — ya da yazı, simge, eşlem, görünüş vb. —, çünkü bildiğimiz gibi sökülmüştür, bütün yitmiş, geriye iç bağdan yoksun bir salt parçalılık kalmıştır.

Modernleşme, gelişme, değişme karşıtı Michel Foucault sık sık insan Özgürlüğüne güçlü bir inancı olduğunu ve felsefesinin iyimser bir felsefe olduğunu belirtirdi. Çünkü Despotizmde Özgürlüğü, Kötüde İyi olanı bulabiliyordu. Aydınlanmayı, gerçi gizlice, ya da belki de bilmeden de olsa, Aydınlanmanın kendi kategorilerine dayanarak çürüttü. (Aslında Derrida da benzer olarak, ama açık sözlülükle, Usu ancak Usun kendisini doğrulayarak yadsıyabileceğini ileri sürmüştü.) Herşeye karşın, Foucault'nun plastisizmi nihilistlerin kendileri tarafından bile tehlikeli ölçüde nihilist bulundu. Söylediği sözlerin Kavramlarını bilmesi gereksiz, aslında olanaksızdı, çünkü Kavramlar gerçek varlıklar değil, ama yalnızca toplumsal kurgulardı. Böylece her durumda kolayca normal anlamları bozulabilir, yapısızlaştırılabilirler, sökülebilirlerdi.

Foucault İran'a yaptığı iki geziden sonra ülkeye egemen olan despotik boşinanç rejimini kültürel köklere dönüş olarak, yepyeni bir "tinsel politika" olarak selamladı. (“Kök” sözcüğünü henüz sökmemiş olmalıydı.) Daha sonra eşcinsellik ve sadomazoşizm alt-kültürlerine katıldı. Postmodernizmin erotizmi de sökülmüş olmalıdır. 1984'te Paris'te AIDS bağıntılı postmodern bir hastalıktan öldü. Özgürlüğü öz-belirlenim olarak değil, ama ancak özenç olarak, ancak belirlenimsizlik olarak anlayabiliyor, ve rasyonel ve irrasyonel arasında hiçbir ayrım olmadığını düşünüyordu. Doğrunun ve eğrinin, iyinin ve kötünün, güzelin ve çirkinin ötesinde aşkınsal bir varoluşta yaşadı. Plastik düşünceleri, anlam bozumları, kavram sökümleri ile, eşit ölçüde bozulmuş ve sökülmüş bir bilinç alanında sonsuza dek anlamdan anlama sıçramayı sürdürecektir. — Nihilizm umutsuzluktu. Pozitivizm umursamazlık. Nihilizmin ve Pozitivizmin sentezi olarak Postmodernizm bir parodidir.

SCHILLER

BEETHOVEN
Avrupa Birliği özgürleşmenin kazanılan ereğidir, çünkü özgürlük insanlığı kültürel ayrımların ötesine ve üzerine, tek bir Yasaya, tek bir Anayasaya, evrensel Türeye ve evrensel Hakka yükselten değişimin biricik olanağıdır. Onda çok-kültürlülük değişmeyen geleneğin, karakteri tutuculuk olan despotizmin, karakteri şiddet olan ideolojinin artıkları olarak postmodern komedyenlerin umutsuz savunusuna terkedilmiştir. Avrupa Birliği modern insanlığın gerçek egemenliğine, özgür İstencinin egemenliğine yürüyüşünde Dünya-Tininin ilk adımıdır.
İdea Yayınevi / 2014