İdea Yayınevi / Tarih Felsefesi
site haritası
 
Hegel'in Tarih Felsefesi
ÇİN
Özetleme ve Notlar: Aziz Yardımlı
G.W.F. Hegel
Tarih Felsefesi
Anahatlar
Noesis Felsefe Atölyesi
2008 CKM

TARİH FELSEFESİ (1831)
2. DOĞU DÜNYASI
Birinci Kesim: Çin

Notlar: Aziz Yardımlı 

§ 91
“Tarihin Çin İmparatorluğu ile başlaması gerekir, çünkü tarihten edinebildiğimiz bilgilere göre en eskisidir …”

“… nesnel varlık ve ondaki öznel devim arasındaki karşıtlık henüz eksik olduğu için, her başkalaşabilirlik dışlanır ve bitimsiz olarak ortaya çıkan bir yineleme tarihsel dediğimiz şeyin yerini alır.”

[Çin Tininin “nesnel Varlığı” ya da kısaca Çin Törelliği “öznel devim”den ya da kısaca “duyunç özgürlüğü”nden yoksun olduğu için varolanın olumsuzlanması, ve dolayısıyla genel olarak değişim dışlanır. Duyuncun gelişmemişliği durumunda, varolan törellik sorgulanmaz. Bu Çin’in (ve Hindistan’ın) değişimsizliğinin zeminidir. Usun gelişim eğiliminin zorunlu olması ölçüsünde, bu eğilimin sürekli bastırılması gereksinimi bu törellikleri baskıcı yapar. Çin’in kültürel değişmezliği yalnızca dışarıya karşı yalıtılmayı değil, ama içeride bireysel usun yalıtılmasını da zorunlu kılar.]

“Çin ve Hindistan bir bakıma henüz Dünya Tarihinin dışında yatarlar.”

“Başka hiçbir halkta Çin halkında olduğu gibi kesintisiz bir Tarih yazarları dizisi görülmez.” “Çin gelenekleri İsa’nın doğumundan 3000 yıl kadar öncesine gider; ve Şu-King, bunların Yao’nun hükümeti ile başlayan temel kitabı, bu hükümeti İsa’dan 2357 yıl öncesine götürür.”

“Bir İngilizin hesaplamalarına göre, örneğin Mısır tarihi İsa’dan 2207 yıl öncesine, Asur tarihi 2221, Hint tarihi 2204 yıl öncesine dek gider. Böylece Doğunun başlıca imparatorluklarının ortaya çıkışları açısından mitler İsa’dan 2300 yıl kadar öncesine gider. Eğer bunu Eski Ahit’in tarihi ile karşılaştırırsak, her zamanki varsayıma göre Nuh'un zamanındaki Tufan ile İsa arasında 2400 yıl vardır.”

[Hegel’in kullandığı verilere göre Çin tarihi Mısır tarihinden 150 yıl kadar daha eskidir. Rakamlar 1800 yıllarının tarihçileri tarafından saptanmıştır.]

§ 92
“Çinlilerin belli kökensel ve temel kitapları vardır ki, bunlardan tarihleri, anayasa ve dinleri öğrenilebilir. … Çinliler arasında bu kitaplar ‘Kings’ adını taşır ve tüm öğrenimlerinin temelini oluşturur. Şu-King tarihlerini kapsar, eski kralların hükümetlerini ele alır, ve şu ya da bu kral tarafından çıkarılan buyrukları verir. Y-King Çin yazısının temelleri olarak görülen şekillerden oluşur, ve bu kitap ayrıca Çin Meditasyonunun temeli olarak da görülür. … Son olarak Şi-King değişik türlerdeki en eski şarkıların kitabıdır. … Özel olarak onurlandırılan ve çalışılan bu üç temel kitabın dışında, daha az önemli olan başka iki kitap daha vardır. Bunlardan Li-Ki (ya da Li-King) imparatora ve memurlara karşı görenekleri ve törenleri kapsar ve müziği ele alan Yo-King adında bir eklentisi vardır; Tschun-tsin Konfiçyus’un ortaya çıktığı Lu imparatorluğunun tarihçesidir. Bu kitaplar Çin’in tarihinin, törelerinin ve yasalarının temelleridir.”

“Çin’i ilk kez on üçüncü yüzyılda bir Venedikli (Marco Polo) dolaşmış, ama anlattıkları masalımsı olarak görülmüştür.”

“En küçük hesaplamaya göre, Çin’de 150 milyon insan yaşar; bu sayı bir başkasına göre 200’e çıkar, ve en yüksek hesaplamaya göre 300’e varır.”

 

§ 93
“Nüfus ve baştan sona örgütlenmiş ve en ince ayrıntıya dek iyice düzenlenmiş Devlet kuruluşları Avrupalıları hayrete düşürmüş …”

“Tarihleri Çin’de bir uygarlığı ilk kez yayan Fohi’nin Kültür Verici olarak bilindiği çok eski zamanlara dek ulaşır. İsa’dan 29 yüzyıl önce, öyleyse Şu-King’in başladığı zamandan önce yaşamış olduğu söylenir; ama mitsel ve tarih-öncesi olan şey Çinli tarihçiler tarafından bütünüyle tarihsel gibi ele alınır.”

[http://www.kingdavid8.com/Copycat/JesusFohi.html
[“More commonly known as "Fu Xi", Fohi (as the critics tend to call him) was a mythological emperor who ruled somewhere between 2900 and 2700 B.C.  He supposedly taught mankind the use of fishing nets, the breeding of silk worms, and the taming of wild animals.  He also supposedly invented the Chinese family names and first forbid marriages within families (though he himself married his sister, Niu-Kua).  He was sometimes depicted as being half-serpent, or as having four faces so that he could look in every direction.”]

“Fohi’nin (yeni bir dinin kurucusu olan Fo’dan ayırdedilmelidir) insanlara kulübeler yapmayı ve yerleşim yerleri kurmayı öğrettiği anlatılır. Dikkatlerini mevsimlerin değişim ve geri dönüşlerine yönelttiği, değiş tokuşu ve tecimi getirdiği, evliliği temellendirdiği, Usun gökten geldiğini öğrettiği, ipekböceği besleme, köprüler yapma ve yük hayvanlarını kullanma konusunda bilgiler verdiği söylenir.”

“Tarihin ilerlemesi ortaya çıkan uygarlığın güneye doğru yayılması ve bir Devletin ve bir hükümetin başlamasıdır. Böyle adım adım biçimlenen büyük imparatorluk çok geçmeden birçok ile dağıldı ve bunlar birbirleri ile uzun süren savaşlar yaptılar ve sonra yeniden bir Bütüne birleştiler.”

“Uzun bir süre boyunca Nanking başkent idi, şimdi Pekin’dir.”

§ 94
“Çin ülkenin çok içlerine giren Tatarlar ile birçok savaş yapmak zorunda kaldı. Kuzeyli göçebelerin saldırılarına karşı Şi-hoan-ti her zaman çok büyük hayranlık uyandırmış olan Uzun Duvarları yaptırdı. Bu prens bütün imparatorluğu 36 ile böldü, ve özellikle eski yazına ve başlıca tarihsel kitaplara ve genel olarak tarihsel incelemelere yönelik saldırısı ise dikkati çeker. Bunu öncekilerin anılarının yokedilmesi yoluyla kendi hanedanını sağlamlaştırma amacıyla yaptı. Tarihsel kitaplar toplanıp yakıldıktan sonra, yüzlerce bilgin geriye kalan yapıtları kurtarabilmek için dağlara kaçtı. Aralarından imparatorun eline düşen herkes kitaplarla aynı yazgıyı paylaştı. Bu kitap yakma işi çok önemli bir olaydır, çünkü ona karşın, genellikle olduğu gibi, temel kitaplar kurtarılmıştır.”

“Bir Çin generalinin Judea’ya dek ulaşmış olduğu söylenir; İS sekizinci yüzyılın başlarında ilk Hıristiyanlar Çin’e ulaştılarr.”

“On altı ve on yedinci yüzyıllarda savaştıkları Mançuların yerleşmelerini kabul etmişler ve bunun sonucu şimdiki hanedanın tahtı ele geçirmesi olmuştur. Gene de bu yeni hanedan da, Moğolların daha önce 1281 yılındaki fetihlerinde olduğu gibi, ülkeye bir değişiklik getirmemiştir. Çin’de yaşayan Mançular Çin yasalarını ve bilimlerini tam olarak inceleyip öğrenmek zorundadırlar.”

“Anayasanın Tininin irdelemesine geçiyoruz. … Bu tözsel Tinin ve Bireyin birliğidir; bu ise burada ülkelerin en kalabalığı üzerine yayılmış olan Aile Tinidir. Öznellik kıpısı, eş deyişle bireysel istencin onu yutan güç olarak Töze karşı kendi içine yansıması, ya da bu gücün onun onda kendini özgür bildiği kendi özselliği olarak koyulması burada henüz bulunmaz.”

[Çin Anayasası ayrımsız bir birlik, çoğulluğu dışlayan monolitik bir Devlettir. Bu karşıtlığın yokluğu değil ama bastırılmasıdır. Bireyler özgür Kişiler olmaktan çok bir Yetkenin egemenliği altında duran çocuklar gibidir: Çin Devletinin yapısı bir Ailenin yapısına andırımlıdır. Öznellik ilkesi, yani Duyunç Özgürlüğü, Kişilik, bulunmaz.]

“Evrensel İstenç burada Çin’de bireyin ne yapması gerektiğini dolaysızca söyler, ve birey eşit ölçüde düşüncesiz ve benliksiz olarak dinler ve boyun eğer. Eğer boyun eğmez ve böylelikle Tözün dışına çıkarsa, o zaman bu ayrılma bir kendi-içine-gitme yoluyla dolaylı kılınmadığı için, birey cezayı da İçselliğinde değil, ama yalnızca dışsal varoluşunda yaşar.”

“Çinliler kendilerini Ailelerine ait olarak ve aynı zamanda Devletin çocukları olarak bilirler.”

[Aile içinde bireyler tüzel olmaktan çok doğal birlik içindedir (Aile doğal ve törel tözün birliğidir). Bu özgürlük yoksunluğu Çinli bireyin onun için saptanan törel belirlenimin dışına çıkmasını, bütününde değişmesini ve gelişmesini engeller.]

§ 95
“Devlette de birer Kişi olmaktan eşit ölçüde uzaktırlar; çünkü onda ataerkil ilişki egemendir, ve hükümet herşeyi düzen içinde tutan İmparatorun bir baba kaygısını göstermesi üzerine dayanır. Şu-King’de büyük saygı duyulan ve değişmez temel ilişkiler olarak görülen beş ödev sıralanır:”

“Aile ödevleri saltık olarak geçerlidir ve yasal olarak düzenlenir. Oğul salona girdiği zaman babaya seslenemez, kapının yanında bir bakıma büzülmelidir ve odadan babanın izni olmadan çıkamaz. … Anneye baba ile eşit ölçüde saygı gösterilir.”

§ 96
“… bir Çinlinin birçok karısı olabilse de, bunlardan yalnızca biri evin hanımıdır, ve öteki hanımların çocuklarının onu kesinlikle bir anne olarak onurlandırmaları gerekir.”

“Çin’de her ailenin bir Atalar Salonu vardır ve orada onun tüm üyeleri her yıl toplanır.”

“Bu aile temeli Anayasanın da temelidir — eğer böyle birşeyden söz edebilirsek. … İmparator Atadır, ve Devlette bir saygı hak edebilen herşey ona bağlanır."

"İmparatorun “İmparatorluğun yasalarını ve sorunlarını kendisinin bilmesi ve yönlendirmesi gerekir … kişisel özencinin dar bir oyun alanı vardır …"

“İmparatorun tavrı bize en yüksek derecede yalın, doğal, soylu ve kavrayışlı olarak betimlenir; suskun bir kibirden ve konuşmada ve davranışta terslikten uzak, kendi vakarının bilincinde ve ödevlerinin yerine getirilmesinde yaşar, çünkü gençliğinden bu yana onlar için eğitilmiştir.” 

§ 97
“Sözcüğün sağın anlamında, Çinliler arasında İmparator dışında önde gelen hiçbir sınıf, hiçbir soyluluk yoktur.”

“Yalnızca sarayın prenslerinin ve bakanların oğullarının bir ölçüde öncelikleri vardır ve bu da doğuma olmaktan çok konuma bağlı olarak böyledir. … Yüksek konumlar böylece en bilgili ve en iyi eğitimli olanlar tarafından doldurulur.”

“Çin’de saltık eşitliğin İmparatorluğu vardır,” “Çin’de hiçbir Özgürlük olmaksızın Eşitlik egemen olduğu için, Despotizm zorunlu olarak varolan Hükümet biçimidir.”

§ 98
MANDARİNLER: İMPARATORLUK İSTENCİNİN ARAÇLARI
“İki tür Mandarin, bilgin ve askeri Mandarinler vardır, ve ikinciler bizim Subaylarımıza karşılık düşerler. Bilgin Mandarinler daha yüksektirler, çünkü Çin’de sivil sınıf asker sınıfın üstünde durur. Memurlar okullarda eğitilirler.”

“Öğrenilmiş olmaları özellikle istenen bilimler İmparatorluk Tarihi, Tüze Bilimi, töre ve göreneklerin bilgisi ve ayrıca örgütleme ve yönetme bilgisidir. Bunun dışında, Mandarinlerin en yüksek incelikteki şiir sanatı için yeteneklerinin olması gerekir.”

“Bütün Çin Devletinde yaklaşık 15.000 sivil ve 20.000 askeri Mandarin vardır. … Bu memurlar sekiz sınıfa ayrılırlar. Birinciler İmparatorun çevresinde bulunanlardır, sonra İmparator vekilleri gelir, ve bu böyle gider. İmparator çoğunlukla Mandarinlerden oluşan yönetim konumları aracılığıyla yönetir. İmparatorluk Konseyi en yüksek konumdur, en bilgili ve en yetenekli insanlardan oluşur.”

SENSORLAR
“Her Bakanlıkta ve İmparatorluğun değişik bölümlerinde bir Sensor, Ko-tao, bulunur ki, İmparatora herşeyin bir raporunu bildirmek zorundadır; bu Sensorlar görevden alınamazlar ve çok korkulurlar; hükümeti ilgilendiren herşey üzerinde, Mandarinlerin işlerini yürütmeleri ve kişisel davranışları üzerinde sıkı bir gözetim uygularlar ve bu konularda doğrudan doğruya İmparatora rapor verirler; ayrıca İmparatora uyarılarda bulunma ve onu kınama hakları da vardır.”

“Memurlar her zaman yüksek Konseye hesap vermek zorundadırlar.”

§ 99
ÇİN’DE DİNGİNLİK İMPARATORUN KARAKTERİNE BAĞLI
“Doğanın süreci gibi biçimdeş ve düzenlidir, kendi yolunda her zaman olduğu gibi işler; ama İmparatorun çalışan, her zaman uyanık ve kendiliğinden etkin Ruh olması gerekir. Eğer İmparatorun kişiliği betimlenen yapıda değilse, yani baştan sona ahlaklı, çalışkan, ve vakarını sürdürürken de enerji dolu değilse, o zaman herşey gevşer, hükümet tepeden tırnağa felç olur ve dikkatsizliğe ve özence yenik düşer.”

ÖDEV BİLİNCİ DEĞİL, AMA DIŞSAL CEZA KORKUSU
“Memurları yükümlülük altında tutan şey kendi duyunçları, kendi onurları değil, ama dışsal bir buyruk ve onun katı yaptırımlarıdır. On yedinci yüzyılın ortalarında yer alan devrim durumunda o sırada hüküm süren hanedanın son İmparatoru çok yumuşak ve onurluydu; ama yumuşak karakteri yüzünden hükümetin dizginleri gevşemişti ve ayaklanmaların ortaya çıkması kaçınılmazdı. Başkaldıranlar Mançuları ülkeye çağırdılar.”

§ 100
ATAERKİL TÜZE: AİLE İLİŞKİLERİ DE YASALAR TARAFINDAN DENETLENİR (TÜM DURUMLARDA ÖZNEL ÖZGÜRLÜĞÜN YOKLUĞU BELİRLEYİCİDİR)
“Tüzel Duruma geçtiğimizde, ataerkil hükümetin ilkesi yoluyla uyrukların ergin sayılmadıklarını görürüz. Hindistan’daki gibi, hiçbir bağımsız sınıfın ya da katmanın savunacak kendi çıkarları yoktur, çünkü herşey yukarıdan yönetilir ve gözetilir. Tüm ilişkiler tüzel normlar tarafından sıkı sıkıya buyrulur; özgür duygu, genel olarak ahlaksal duruş noktası bu yolla temelden silinir.”

“Aile üyelerinin birbirlerine karşı nasıl duygular taşımaları gerektiği, biçimsel olarak yasalar yoluyla belirlenir, ve bunların çiğnenmesi zaman zaman ağır cezaları gerektirir.”

“Burada dikkat edilmesi gereken ikinci kıpı hemen hemen köleliğe dönen Aile ilişkilerinin dışsallığıdır. Herkes kendini ve çocuklarını satabilir; her Çinli karısını satın alır. Yalnızca ilk karı özgür bir kadındır; buna karşı kumalar kölelerdir ve çocuklar gibi, başka her şey gibi, el koyma durumunda yakalanabilirler.”

CEZA: DAYAK (ONUR DUYGUSU GELİŞMEMİŞ)
“Üçüncü bir kıpı cezaların çoğunlukla bedensel dayak olmasıdır.”

“Bu bizim aramızda onur kırıcı olacaktır; ama onur duygusunun henüz olmadığı Çin’de böyle değildir. Bir sopa vuruşu kolayca gelip geçer, ve gene de bedensel olarak dokunulabilir sayılmayı istemeyen, ama daha ince ve daha duyarlı yanlarında incinebilir onurlu bir insana en ağır gelen şeydir. Ama Çinliler onurun öznelliğini tanımazlar; bizim durumumuzda çocuklar için olduğu gibi, cezadan çok terbiye altında dururlar; çünkü terbiye iyileştirmeye yönelikken, ceza asıl suç yüklenebilirliği imler.”

“Çin’de her Mandarin bambu dayağı atma yetkisini taşır, ve giderek en yüksek olanlar ve en önde gelenler, Bakanlar, İmparator vekilleri, İmparatorun gözdeleri bile bambu değneklerle dövülürler.”

§ 101
KAZA VE NİYET AYRIMI YOK, ÇÜNKÜ ÖZGÜR DUYUNÇ YOK
“Bir suçun yüklenebilirliği söz konusu olduğunda, edimdeki niyet ve kasıtsız ya da kaza sonucu edim arasında bir ayrım görülmez, çünkü kaza da niyet gibi yüklenebilirdir, ve eğer biri kazayla bir başkasının ölümüne neden olursa ölümle cezalandırılır. Kaza ve niyet arasındaki ayrımın bu gözardı edilmesi”

“Kabul edilemez bir kitabı basanlar da, tıpkı onu okuyanlar gibi, benzer olarak yasanın gazabına uğrar.”

MÜLKİYET, SERFLİK
“Çinlilerin başlıca kaynaklarını oluşturan toprak ancak geç bir tarihte Devlet mülkiyeti olarak görüldü. O zaman mülklerden tüm gelirin dokuzda birinin İmparatora ait olması kararlaştırıldı. Daha sonraki bir zamanda serflik de ortaya çıktı ve bunun getirilmesi İmparator Schi-hoang-ti’ye yüklenmiştir; bu İÖ 213 yılında Duvarı yaptıran, Çinlilerin eski haklarını kapsayan tüm yazıları yaktıran ve Çin’in birçok bağımsız prensliğini denetimi altına getiren imparatordur. Onun savaşları ele geçirilen toprakların özel mülkiyet ve onlarda yaşayanların ise serfler yapılmasına neden oldu.”

ÖZGÜRLÜKSÜZLÜK; EŞİTLİK; ONURSUZLUK; AHLAKSIZLIK; DOLANDIRICILIK
“Gene de Çin’de Kölelik ve Özgürlük arasındaki ayrım büyük değildir, çünkü İmparatorun önünde herkes eşittir, eş deyişle herkes eşit ölçüde değersizleştirilir. Bir onur duygusu bulunmadığı için, ve hiç kimsenin başkalarının önünde özel bir hakkı olmadığı için, aşağılanma bilinci egemendir ve bu kolayca alçaklık bilincine geçer. Bu alçaklık ile Çinlilerin büyük ahlaksızlığı bağlıdır. Nerede ellerinden geliyorsa, dolandırıcılıkları ile tanınırlar; arkadaş arkadaşı aldatır, ve eğer aldatmaca hedefine ulaşamazsa ya da aldatılan tarafından bilinirse hiç kimse bir başkasının payına aldatma girişimine içerlemez. Bu konuda büyük bir beceri ve hüner ile davranırlar.”

§ 102
FO DİNİ: HERŞEYİN KÜÇÜMSENMESİ
“Ahlaksal düşüklük bilinçleri Fo dininin çok yaygın olmasında da kendini gösterir; bu din Yokluğu en yüksek olarak, saltık olarak, Tanrı olarak, ve bireyin küçümsenmesini en yüksek eksiksizlik olarak görür.”

[Çinlilerin dinsel inançlarının güçlü olmadığı genellikle kabul edilir. Dinin ve ona bağlı bir Tanrının varlığı İmparatorun saltık yetkesi ile bağdaşmaz ve ataerkil aile yapısını zayıflatır, aslında ortadan kaldırır, çünkü Din dünyasal yetkeden daha yüksek bir tanrısal yetke anlayışını getirir.]

“Şimdi Çin Devletinin dinsel yanının irdelemesine geliyoruz. Ataerkil durumda insanın dinsel yükseltilişi kendi içindir, yalın ahlak ve doğru olanı yapmadır. Saltığın kendisi bir yandan bu doğru olanı yapmanın soyut yalın kuralıdır, ilksiz sonsuz Türedir; öte yandan onun gücüdür. Bu yalın belirlenimler dışında, doğal dünyanın insan ile tüm daha öte bağıntıları, öznel yüreğin tüm istemleri bütünüyle gözardı edilir. Çinliler ataerkil despotizmlerinde en yüksek Varlık ile böyle bir dolaylılığa gereksinmezler; çünkü eğitim, ahlak ve terbiye yasaları, ve sonra İmparatorun buyrukları ve hükümeti bu aracılığı kapsarlar. İmparator nasıl Devletin Başı ise, dinin de Şefidir. Sonuç olarak burada din özsel olarak Devlet Dinidir.”

LAMAİZM: DEVLETE GELİŞMEZ
“Lamaizm bundan ayırdedilmelidir, çünkü Lamaizm bir Devlete gelişmez, ama dini özgür, tinsel, çıkarsız bir bilinç olarak kapsar.”

§ 103
“…gerçek inanç ancak bireylerin kendi içlerinde, kendileri için dış bir zorlayıcı güçten bağımsız olabildikleri yerde olanaklıdır. Çin’de birey bu bağımsızlık yanından yoksundur; … Doruk olarak, güç olarak, yalnızca İmparator göğe yaklaşabilir, genel olarak birey değil.”

[Çin’de İmparator Güçtür, Nietzsche’nin bile kıskanacağı bir anlamda saltık Güçtür. Bu nedenle Çin inancının Tanrısı gerçek güç değildir, örneğin “Gök/Tien” dedikleri şey tek-tanrılı dinlerdeki gibi ‘herşeyden-güçlü’ bir Tanrının tasarımı bile değildir. Yalnızca ve yalnızca bir Doğa gücüdür.]

[İnanç dışsal gücün korkusu altında iken gerçek inanç değil, boş inançtır. İnanç özsel olarak ve saltık olarak Duyuncun onayını, dahası bilgi ile aklanan Duyuncun onayını gerektirir. Bu nedenle İnancın gerçek nesnesi ancak ve ancak Gerçekliğin kendisi, ancak ve ancak Bilgi olabilir. Tüm tasarımsal dinler gerçek inançtan tasarımın bilgiden uzak olduğu kadar uzaktırlar.]

BÜYÜCÜLÜK KIPISI
“Çin dininde insanın davranışının saltık belirleyici olması ölçüsünde büyücülük kıpısı yatar. Eğer İmparator iyi davranırsa, herşey iyi olmaktan başka türlü olamaz;”

İMPARATOR GÖK İÇİN DE YASAMACI
“[İllerin] kendi Cinleri (Chen) vardır ki, yalnızca Göğün evrensel gücüne tapınması gereken İmparatora altgüdümlüdürler, ve bu arada doğa dünyasının tekil tinleri İmparatorun yasasını izlerler. Böylece İmparator aynı zamanda Gök için de asıl yasamacı olur.”

PUTLAR, AMA SANATSAL DEĞİL, ÇÜNKÜ TİNSEL İÇERİKLERİ YOK
“… bu Cinler için yontu-imgeler saptanmıştır. Bunlar çok çirkin putlardır ki, henüz sanatın nesneleri değildirler, çünkü onlarda tinsel hiçbirşey sergilenmez. Bu nedenle yalnızca ürkütücü, korkutucu ve olumsuzdurlar.”

“Cinlerin bir rahipler ve manastırlar kalabalığı ile birlikte sayısız tapınakları vardır (Pekin’de 10.000 kadar)”

§ 104
BİLİMLER
"Asıl İçselliğin bu eksikliğine Çin’de Bilimlerin biçimlenişi de bağlıdır. Çinlilerin bilimlerinden söz edildiğinde, bunların gelişmişlikleri ve eskilikleri hakkında büyük gürültü koparıldığını duyarız.” “En yüksek Devlet kurumlarından biri de Bilimler Akademisidir. Üyeleri İmparatorun kendisi sınavdan geçirir;”

“… bir yandan bilimler çok büyük saygı görüyor ve yüreklendiriliyor görünürken, öte yandan onlar için tam olarak onları kuramsal bir uğraş yapan içselliğin o özgür temeli ve asıl bilimsel ilgi eksiktir. Burada Tinin özgür, ideal bir alanına yer yoktur, ve burada bilimsel denebilecek olan şey görgül bir doğadadır ve özsel olarak Devlet için ve onun ve bireylerin gereksinimleri için Yararlı olanın hizmetinde durur.”

YAZI
“Yazı Dilinin doğası daha başlangıçta bilimlerin gelişimi için büyük bir engeldir; ya da daha doğrusu, evrik olarak, gerçek bir bilimsel ilgi bulunmadığı için, Çinlilerin düşüncelerin sergilenmesi ve iletilmesi için daha iyi bir araçları yoktur.”

“[Bu yazı] tasarımların kendilerini imler yoluyla gösterir.”

KONUŞMA DİLİ
“Konuşma dilleri oldukça yüksek bir sayıda tek heceli sözcüklerden oluşur ki, bunlar birden çok anlamda kullanılırlar. Anlam ayrımları ancak bağlam, vurgu, hızlı ya da yavaş, alçak ya da yüksek sesle konuşma yoluyla belirtilebilir.”

"PO" SÖZCÜĞÜNÜN ON BİR ANLAMI
“‘Po’ sözcüğü sese göre on bir değişik anlam taşır: cam; kaynamak; yele vermek; yarmak; sulamak; hazırlamak; yaşlı bir kadın; köle; eliaçık insan; sağgörülü insan; biraz.”

HARFLERİN SAYISI
“… kullanım için zorunlu sayı 9.553 olarak, ya da eğer yeni getirilenleri eklersek giderek 10.516 olarak verilir; ve kitaplarda bulunduğu düzeye dek tasarımlar ve bunların bileşimleri için genel olarak karakterlerin sayısı 80 ile 90.000 arasında değişir.”

İdea Yayınevi / 2014