l İDEA / SÖZLÜK / YABANCI SÖZCÜKLER İÇİN
İdea Yayınevi / Sözlükler
site haritası  

Parthenon
Herşey akıştadır — Klasik olanın, Logosun dışında. Klasik olanın Zaman ile bir işi kalmamıştır, çünkü idealdir. Eskimez, yeni olmayı önemsizleştirir. Biçimde erişilen sonsuzluktur. Klasik Helenik Tin insan doğasının Bilgide, Özgürlükte ve Güzellikte gerçek açınımının karakterini sergilediği düzeye dek, Dünya-Tinine Tarihin ereksel-ussal sürecinde ilerlemenin gerçek yönünü gösterdiği düzeye dek insanlığın bütününün her zaman genç kalan güzel öğretmenidir.
Yabancı Sözcükler
A
B
C
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
Ö
P
Q
R
S
Ş
T
U
Ü
V
W
X
Y
Z
 

A
a fortiori daha da güçlü bir nedenle
a posteriori (Lat. ‘‘sonrakinden’’) (sft. ve blt.) sonsal (deneyimden türetilen, görgül)
a priori (Lat. ‘‘öncekinden’’) (sft. ve blt) önsel (deneyimden türetilmeyen, kuramsal, kurgul)
agape (Yun.: sevgi) erotik olmayan sevgi; Erotik sevgi ile karşıtlık içinde Hıristiyan sevgi
agnostisizm bilinemezcilik
aistesis (Yun.) algı
akozmizm evren yokluğu, evrensizlik
aleteia (Yun.) gerçeklik
alloglossie allo: yabancı, başka; glosse, glossie: aldatıcı, yanıltıcı açıklama, yorum
amor generosus yücegönüllü sevgi
anakronistik, zaman-uyumsuz anachronistic (anachronism: tarihsel olguları ait olmadıkları zamanlara yerleştirmek)
Ananke (Yun.) Zorunluk Tanrısı
ancien régime (Fr.) eski rejim. Fransa’nın 1789 Devriminden önceki toplumsal ve politik düzeni.
Angst (Alm.) endişe
anima mundi dünya ruhu
Anschauung (Alm.) sezgi
antipodlar antipodes yerin yüzünde birbirlerine yüzseksen derece karşıt noktalar
aorata (Yun.) duyulur-olmayanlar (görülemezler)
apati aphaty duygu yitimi
a parte ante geriye, önceye doğru
a parte post ileriye, sonraya doğru
apeiros (Yun.) sınırsız
apodiktik apodictic zorunlu olarak doğru, tanıtlı, belgitli
apoloji savunma
appetition itki Leibniz: Monadın iç ilkesinin bir algıdan bir başkasına değişim ya da geçiş üreten etkinliği
arkaik archaic (Yun. ‘arkhe’den) baş, başlangıç, ilk, ilke, ön
arketip archetype kökensel model, ilk örnek; arke ilk, ilke; esk Yun. arkhetupos, ilk şekillenmiş
ataraxia ansal dinginlik
ateist tanrıtanımaz
ateizm tanrıtanımazlık
atomos eidos (Yun.) ‘kesilemez biçim’
aura Epilepside nöbeti hemen önceleyen ve sesler ya da ışık çakmaları ile beliren atak; görülmez yayılım, örneğin bir koku gibi
avant-garde Uygulayım ve düşünceleri belirgin olarak deneysel ya da genel olarak kabul edilenlerin ilerisinde olan sanatçılar.

B
Bildungsroman (Alm.) kahramanın ekinsel/eğitsel gelişimi üzerine kurulu roman
bohem bohemian Uylaşımsal olmayan bir yaşam sürdüren bir kişi, özellikle yazar ya da sanatçı

C
caput mortuum ‘ölü kafa,’ posa
chef-d’oeuvre
(Fr.) başyapıt
cogitata (Lat.) Husserl’de: düşünülenler (nesneler)
cogitatio(nis) (Lat.) düşünme(ler); düşünce(ler). Husserl’de: belirsiz düşünme edimi
cogito (Lat.) düşünmek
commonwealth devlet, civitas
conatus (Lat.) çaba
conditio sine qua non (Lat.) olmazsa olmaz koşulu
consensus gentium (Lat.) genel uylaşım
contradictio in adjecto yüklemde çelişki, çelişkili yüklem
Credo (Lat.: “inanırım”) Mass ayininin bir bölümü; bir inanç kabulü; (İslamik amentü)

D
Dasein (Alm.) dışvarlık, belirli varlık, oradaki varlık (Heidegger’de ‘‘insan’’)
decursus vitae yaşamın gidişi, süreci
de facto
(Lat.) gerçekte; olguda; bir olgu olarak (haklı ya da haksız olmasına bakılmaksızın; yasal vb. olup olmadığına bakılmaksızın)
deictic (ostensive) belgitli, ‘‘gösterilebilen’’
Deizm Tanrının varlığını kutsal yazılar değil ama doğal us yoluyla doğrulama tutumu
demonoloji cinlere tapınma
destrudo (Marcuse) Ölüm İçgüdüsüne bağlı erke; olumsuz olarak, Yaşam İçgüdüsü ve ‘libido’ ilişkisine andırımlı
Deus ex machina (Lat.) Eski Yunan tiyatrosunda konuyu çözüme getirmek için oyuna katılan bir tanrı (Yun. ‘theos ek mekhanes’ = makineden tanrı)
Dieu fainéant tembel Tanrı
Deus sive Natura (Lat.) Tanrı ya da Doğa (Spinoza)
Deus verax gerçeklik Tanrısı, gerçeğe bağlı Tanrı
diairesis
(Yun.) çözümleme, bölümleme
dianoetik (Yun.’dan) düşünsel (dia+ noein; dia: baştan sona; noein: düşünmek)
diatribe (Yun.) sert bir eleştiri ya da saldırı; yergi
Dichtung (Alm.) şiir; kurgu yazını
Dictung und Wahrheit (Alm.) şiir ve gerçeklik;
diskursif Sözcük algılsal/duyusal yeti ile karşıtlık içinde uslamlama ile ilgili olarak kullanılır. Kökenbilimsel olarak ilgisizdir.
ditirambik ditiramb: duygusal Yunan koral ilahi

E
ego ben
ego agens (Lat.) eylemde bulunan Ben (yapan Ben), kılgısal Us
ego cogitans (Lat.) düşünen Ben, kuramsal Us
eidolon (Yun.) imge, benzerlik, düşlem
eidos (Yun.) biçim, tür
eikasia (Yun.) benzerlik; tahmin
eikon (Yun.) imge, benzerlik, andırım
elegi mersiye elegy
ektipal arketipal/bengi ile karşıtlık içinde doğal, geçici
empati empathybir başka insanın duygularını anlama ve imgesel olarak onlara katılma yeteneği; duyguya öykünme
en masse bütün olarak
ens rationis ussal kendilik, ideal şey
enteleki
entelechy (Aristoteles’te) gizillik ile karşıtlık içinde edimsellik
epifenomen ikincil fenomen; insan beyninin fizyolojik ürünü olarak görülen bilinç biçimi
epifenomenalizm bilincin yalnızca beynin fizyolojik bir ürünü olduğu öğretisi (sözel olarak: ek-görüngücülük)
epigram nükteli deyiş, şiir, yazı
epistemoloji bilgikuramı
epitumetikos (Yun.) isteksel, itkisel
epoke epoché askıya alma
eristik eristic (tartışma uğruna tartışmacılık)
erojenik erogenous eşeysel uyarıya duyarlı
eskatoloji eschatology Dünyanın sonu ile ilgilenen tanrıbilim dalı
esprit de sérieux (Fr.) ciddilik tini
ethos (Yun.) töre, alışkanlık, bir topluluğun vb. ayırdedici karakteri, tini, tutumu
eugenik eugenics seçme üzerine dayalı yetiştirme yöntemi yoluyla insan ırkının niteliğinü yükseltme kuram ve uygulayımı
ex offico (Lat.) görevden, görev gereği, görev uğruna
extra-mundane dünya dışı

F
fenomen görüngü/ appearance
fenomen(al) görüngü(sel)
fenomenoloji görüngübilim
filoloji yazınsal metin araştırmacılığı (Yun: ‘‘dil/logos sevgisi’’)
fragman fragment parça
frenoloji ‘‘kafatasıbilimi.’’ Beyinde işlevlerin yerinin saptanmasıyla ilgilenirdi.
frontal lobotomi Beynin ön lobundaki sinir yollarını kesme işlemi.

G
Geheimrat (Alm.) özel danışman; Geheimrätin danışmanın eşi
Geist(er) (Alm.) tin(ler), anlık(lar)
Geisteswissenschaften (Alm.) ekinsel bilimler, insan bilimleri
Gentil gentile Yahudi-olmayan
Gesamtskuntswerk (Alm.) bütün(sel)/toplu sanat yapıtı (Wagner)
Gestalt (Alm.) şekil, biçim
gnosis çeşitli dinsel tasarımların sezgisel bilgisi
gospel bir dinsel öğretmenin iletisi, öğretisi.
grotesk grotesque tuhaf ya da inanılmayacak bir yolda çarpık, uyumsuz, yersiz.

16’ıncı yüzyıl başlarında eski Roma evlerinin ortaya çıkarılması sırasında duvarlarında insan, hayvan ve bitki biçimlerinin karışımından oluşan düşlemsel süslemelerin bulunduğu grottoları (mağara) anlatan İtalyanca grottesciden türetildi.

H
hedonizm hazcılık
helenik İskender öncesi Yunan ekini ile ilgili
helenistik İskender sonrası eski Dünya ekini ile ilgili
heretik (Hırist.) yerleşik Kilise inaklarına karşı gelen, yerleşik dinsel görüşlerle çatışan
hermeneutik yorumbilim
Hermetik Hermes Trismegustus ile ilgili. H. T. Mısır tanrısı Thoth için Yunanca adlandırmadır ve kendisine gizemcilik ve büyü ile ilgili çeşitli işler yüklenir.
hilomorfizm özdeğin evrenin ilk ilkesi ile özdeşleştirilmesi
hiloteizm Tanrıyı özdek olarak alan görüş
hilozoizm
hylozoism Özdeğin kendi dirimsellik öğesini kapsadığı öğretisi
histrionics aşırı ölçüde yapay, dramatik
Hohenzollern (Alm.) hanedan üyesi
holizm holism bütünün parçalarının toplamından büyük olduğu düşüncesi
horda horde İngilizce’ye Polonyaca’daki ‘ horda’ aracılığıyla Türkçe ‘ ordu’ sözcüğünden girdi

‘‘Collins Eng. Dict.’’: 1. a wast crowd; throng; mob. 2. a local group of people in a nomadic society. 3. a nomadic group of people, esp. an Asiatic group.

hors de Dieu Tanrı dışı
horismos ayrılık Platon’un İdealar dünyası ve Şeyler dünyası arasında yenemediği düşünülen ikiliği anlatmak için kullanılır
hubris (Yun.) densizlik. (Kendini beğenmişlik, kibir, küstahlık. Yunan trajedisinde sonunda kişiyi kendi yıkımına götüren bir densizlik düzeyine varan hırs, kendini beğenmişlik vb.)

I

İ
iambik Şiirde birincisi kısa ve ikincisi uzun olmak üzere iki heceli yapılar tarafından belirlenen vezin. Birincisi uzun ve ikinci kısa olduğu zaman trokhaik olarak adlandırılır.
ikonografik, ikonografi: Simgelere uylaşımsal anlamlar yüklemek
ikonoklazm ikon deviricilik. Yunan Ortodoks Kilisesi içinde İS 752’den 842’ye dek ikonların ve dinsel imgelerin yokedilmesini amaçlayan heretik devim
index sui et falsi kendinin ve yanlışın imi
intelligentia mundana
dünyasal anlık
intelligentia supra-mundana dünya-üstü/ötesi anlık

K
kalon (Yun.) güzellik
kanonlaşma canonization kanunlaşma; kutsama
kat exochen: en üstün derecede (pre-eminently)
katharsis boşalma (Aristoteles’te) Acıma ve korku duygularının uyandırılmasıyla heyecanların boşaltılması.
kathartik cathartic boşaltıcı; Aristoteles: Sanatın etkisi
katheksis İng. cathexis. Alm. Besetzung’u [=ele geçirme, yatırım] karşılar; besetzen ele geçirmek; Esk. Yun. katekhein (tutmak, ele geçirmek); eşeysel erkenin (libido) belirli bir nesne, kişi, Ben, ya da düşünce üzerinde yoğunlaşması
kinematik devimin kuvvet ve kütle ile ilişkisiz irdelemesi
kolure colure gök küredeki iki büyük daireden her biri. Bunlardan biri gök kutuplarından ve güneşitliklerinden, öteki ise kutuplardan ve gündönümlerinden geçer. (güneşitlikleri: equinox/Tagundnachtgleiche: yılda iki kez gece ve gündüz eşitliği; gündönümü, solstice, yılın en kısa ya da en uzun günlerinden her biri)
kozmografi cosmography Bütün doğa düzeni ile ilgilenen bilim

L
laissez-faire bireycilik öğretisi, kısıtlamasız özgürlük, özellikle tecimde
Lebenswelt yaşantı dünyası, kılgı dünyası (the world of practice)
libidinal libidinal, libidinous
libido [ Lat. istek] eşey dürtüsü; ‘id’den doğan erke; eşeysel istek
limbo cehennemin kıyısındaki sınır; hapishane; unutulmuşluk koşulu
logistikos (Yun). ussal
Logos (Yun.) us; söz
Lebensnot (Alm.) yaşamsal zorunluk
Liebestod sevgi ölümü

M
magnum opus baş yapıt
mandat mandate resmi bir yönerge ya da buyruk; seçilmiş bir kuruma verilen destek ya da görev
Medici İtalya’da onaltıncı yüzyılda bankerlik, tecim, politika, sanat vb. gibi ilgileri ile ünlü bir aile
meditasyon meditation usu tüm yabancı/dışsal etkilerden yalıtarak kavramsal düşünme
meliorist dünyanın insan çabasıyla iyileştirilebileceğine inanan
meta-fenomenal fenomen ötesi
metafizik fizik-ötesi, metaphysics
metapsikoloji ruhbilimötesi; ruhçözümleme kuramı; genel ruhbilim kuramı; anlık ve beden arasındaki ilişki gibi görgül ruhbilim yasalarının ötesine giden felsefi soruların incelenmesi; ruhbilim için genel yasalar saptama girişimi
metempsikosis Ruhun bir bedenden bir başkasına göçü öğretisi
metexis (Yun.) katılma
mimesis (Yun: mimeisthai) öykünme
monograf tek bir konu ile ilgilenen yazı, deneme
momentum devinirlik
monas (Yun.) bir, birim

N
Naturwissenschaften (Alm.) doğa bilimleri
nickelodeon Beş sent ile çalışan ‘devinen resim’ kutusu
noesis (Yun.) arı us, kuramsal bilme yetisi; Platon'da İdeaları bilen yeti
noetos (Yun.) düşünülür, anlaşılır (oratos=görülür, algılanır)
nomos (Yun.) yasa
non-ens varolmayan, yokluk
nous us, anlık
nous-theos anlık-tanrı
numen görüngü karşıtı: ‘duyulur’ değil ama ‘anlaşılır’ varlık; (Henry More’da) bir yeri ya da bir şeyi gözeten bir tanrı, tin

O
obiter dictum raslantısal söz; geçerken dikkatsizce yapılan yorum
ode ode
okkült gizli
okkültizm büyücülük, falcılık vb.
orata (Yun.) duyulurlar (görülürler)
orbis magnus yeryüzünün güneş çevresindeki devimi ile çizdiği yörünge
ordo cognescendi bilmenin düzeni
ordo docendi öğretme düzeni
ordo essendi varlık düzeni
ordo inveniendi buluş düzeni
orgastik orgastic (‘orgasm’dan = yeğin heyecan; orgazm)
orgi orgy sefahat
oximoron çelişkili/uyumsuz terimlerin birlikte kullanılmasıyla yaratılan bir etki, ‘‘güzel tiran,’’ ‘‘acımasız bir incelik,’’ ‘‘korkunç güzel’’ gibi. (Yun. ‘oxus’: keskin; ‘moros’: aptalca)

P
panteizm kamutanrıcılık
paradigma örnek, model
paradigmatik örnek doğasında, örneksel
paralaks parallax bir gök cisminin yeryüzünün yörünge çapına doğru yaptığı açı
parodi birçok sanat dalında iğneleyici, alaycı öykünme uygulayımı
partes extra partes parça dışında parça
pathos Yun.: duygudaşlık, acıma, üzüntü duygusu uyandırma niteliği.
patristik patristic (kilise babaları ile ilgili)
per analogiam andırım yoluyla
peras (Yun.) sınır
pernisyöz anemi öldürücü kansızlık
petitio principii vargının öncüllerde içerildiği yalancı bir tanıtlama
Philosophus teutonicus tötonik felsefeci
punctum saliens
 (Lat.: sıçrama noktası) belirleyici nokta
pistis
(Yun.) inanç
plenum doluluk; plenist doluluk görüşünün yandaşı
pleonazm gerekenden öte sözcük kullanımı, örneğin ‘‘kulakla işitmek,’’ ‘‘ardılını öncelemek’
pneumatoloji Hıristiyan tanrıbilimin Kutsal Hayalet ve başka tinlerle ilgilenen dalı
polis (Yun.) kent, devlet
post-mortem ölüm sonrası
pozitivist olgucu
pragmatik kuramsal kaygıyı, ilkeyi vb. gözardı etme tutumu
prima facie (Lat.) ilk bakışta
Primum Mobile, primum movens Birincil Devindirici, İlk Devindirici (İng. prime mover)
progressus ad (in) infinitum (Lat.) sonsuza dek ilerleme
promesse de bonheur (Fr.) mutluluk sözü
pragmatizm kuramdan, ilkeden çok dolaysız gerekleri ve sonuçları dikkate alma tutumu
principio individuationis (Lat.) bireysellik ilkesi
psikosomatik psychosomatic (sft.) Ruhsal gerginlikler nedeniyle ortaya çıkan ya da ağırlaştırılan bedensel rahatsızlıklarla ilgili)

Q
quoad nos bizim için

R
raison d’être (Fr.) varlık nedeni
rapsodi yapıca özgür ve aşırı duygusal beste ya da epik şiir
rerum natura(Lat.) şeylerin doğası, evren
res cogitans (Lat.) düşünen şey
res extansa (Lat.) uzamlı şey
romans aşk öyküsü
recherche du temps perdu (Fr.) yitik zamanları arayış
ressentiment (Fr.) içerleme

S
Sabbath Günü Musevilikte ve belli Hıristiyan Kiliselerde haftanın tapınmaya ve dinlenmeye ayrılan son günü
sapiens
bilge (Lat.); Homo sapiens bilen, düşünen insan; (Lat. homo=insan).
Sapiential ‘Bilgelik gösteren’
Schund und Schmutz (Alm.) çer çöp ve pislik
Schwärmerei (Alm.) kendinden geçme; coşku; esrime
Selbstanzeigen (Alm.) yazarın kendi tanıtım yazısı
sensorium duyu alanı (Newton’da)
sermon vaaz
simpliciter blt. yalın olarak, saltık olarak, kendinde
simulacrum
(çğl. simulacra)
sözel olarak benzerlik, imge, suret, görüntü (Baudrillard’ın analitik kullanımında kavram karşıtından koparılır, görüntü birşeyin görüntüsü olmaktan çıkar, ‘olmayanın’ görüntüsü, ‘özsüz görüngü,’ ‘özsüz’ biçim olur)
sine qua non (Lat.) olmazsa olmaz
sinkretizm, karıştırmacılık syncretism değişik dinlerin, öğretilerin belli ilkelerini, uygulamalarını birleştirme girişimi
sinoptik özetleyici
Sittlichkeit törellik, ahlak
si diis placet tanrılar hoşnut olursa
Socianizm İsa’nın tanrısallığı, Üçlülük ve ilk günah gibi Hıristiyan öğretileri reddeden ve İsa’nın erdemlerini izleyenlerin esenliğe kavuşacaklarını savunan İtalyan Protestan tanrıbilimciler ve reformcular olan Faustus Socinus (1539-1604) ve amcası Laelius Socinus’un (1525-62) görüşleri
solipsizm tekbencilik
sone sonet
Species Intentionalis amaçlı ‘tür’
statüko status quo
stricto sensu sağın anlamda
stroboscope
Devinen bir nesnenin ardışık fotoğraflarının alınmasına olanak veren bir aygıt
sümmetrios (Yun.) bakışım, eşölçümlülük
summum bonum (Lat.) en yüksek iyilik

T
tabula rasa silinmiş tablet; Locke’a göre anlığın kökensel durumu
teistik tanrıtanırcı
telos erek
temps perdu (Fr.) yitik zamanlar
temps retrouvé (Fr.) yeniden yakalanan zaman
tarantula bir örümcek türü
telos (Yun.) erek
teodezi theodicy (theos: Tanrı; dike: türe) Fiziksel ve ahlaksal kötülükten doğan karşıçıkışlar önünde Tanrının iyilik, yaratıcılık ve sorumluluk özelliğini irdeleyen öğreti; Leibniz tarafından yaratıldı.
teogoni theogony Tanrıların köken ve doğuşları üzerine epik vb.
teokrasi theocracy Dinadamları tarafından yönetim.
teosofi theosophy tanrısal doğaya sezgisel bilgi ile ulaştığını ileri süren bakış açısı
terminus a quo (Lat.) başlangıç noktası
terminus ad quem (Lat.) amaç ya da bitiş noktası
Tetonik Teutonic Alman ekinine özgü
teurgi Yeni-Platonistlerin tansıklar, büyüler kuramı
timokrasi onur-severlerin yönetimi
totaliter bütüncülcü
tour de force (Fr.) parlak başarı
tumoeides (Yun.) yürekli, atılgan, diri, gözüpek

U
Unitarianizm Tanrının tek-kişiliğini ileri süren, Üçlülüğü (tek bir Tanrısallıkta Baba, Oğul ve Kutsal Tin) ve İsa’nın tanrısallığını yadsıyan, ve us, duyunç ve ve karekteri inanç ve kılgı ölçünleri olarak alan Hıristiyan inanç dizgesi

V
Vernunft (Alm.) us
Verstand (Alm.) anlak
via negativa Skolastik tanrıbilim insanın Tanrının bir bilgisine erişebilmesi için üç yol ayırdeder. Via causalitatis ile Tanrının var olduğu, via negationis ile, ne olmadığı, via eminentiae ile insan ile ilişkisi üzerine bir görüş elde eder.
vis centrifuga özekkaç kuvvet
vis inertiae süredurum kuvveti
vis viva dirimli kuvvet. Devinen bir cismin kütlesi ile hızının karesinin çarpımı sonucunda elde edilen kuvvet. Devim erkesinin iki katını verir; Leibniz’in adlandırması (bkz. Maxwell, Özdek ve Devim, Konu 96).
vita activa eylem yaşamı
vita contemplativa düşünce yaşamı
Volksreligion (Alm.) halk/ulus dini
Vorstellung (Alm.) tasarım, resimsel/imgesel düşünce

W
Weltanschauung (Alm.) dünya görüşü
Wissenschaftslehre (Alm.) Bilim Kuramı (Fichte)  

Y
Yahwist Jahvist (Yahweh: Tanrının Horeb dağında Musa’ya açıklanan kişisel adı-Yahuva) Pentateuch’u oluşturan dört kaynaktan en eskisinin yazarı ya da yazarları.

Z
Zeitgeist (Alm.) zamanın tini
zoa (Yun.) duyusal varlık (hayvan)
Zodyak ekliptiğin (güneşin yıldızlara göre yıllık yörüngesi) her iki yanında 8 derece genişliğinde imgesel bir kuşak. Oniki eşit dilime bölünür ve her biri içine düşen yıldız öbekleşmesi tarafından adlandırılan bu dilimlere zodyak imleri denir.

 İDEA YAYINEVİ 2014

 
İdea Yayınevi / 2014