A
A-Bç W-Bw (Pcpt.-Cs) Algı-Bilinç dizgesi
acı Schmerz (pain)
acılı peinlich (distressing)
ahlaksal moralisch (moral)
aktarım Übertragung, (transference)
aktarım sinirceleri Übertragunsneurosen (transference neuroses)
algı Wahrhnehmung (perception)
Algı-Bilinç (dizgesi) Wahrnehmung-Bewußtsein (Perception-Consciosness)
almaşık Ersatz (substitute)
amaç Vorsatz (purpose)
amentia ansal gelişmede yetersizliği anlatan eski bir terim.
Dementia amentiadan
ayrı olarak, düşünce, yargı ve duygu süreçlerinde bellirli yaşlılık ve çıldırı
biçimlerine özgü bozulmadır. |
ampimixis Eşeysel
üreme, özellikle iki örgenliğin eşey gözeciklerinin kaynaşması yoluyla.
anagogik anagogisch (anagogic) kutsal metinlerin alegorik
ya da tinsel yorumu. Jung’da bilinçsizin ahlaksal, tinsel ya da ideal eğilimleri
ile ilgili
anal karakter (Ruhçözümleme) cimrilik, düzenlilik ve zorlayıcı davranış ile belirlenen karakter.
Freud'a göre anal-dışlama evresinde dışkılama yoluyla haz elde edilir; bu evreye saplanış kibirli, hırslı ve saldırgan kişilik özelliğine götürür; anal-tutucu evrede haz dışkının tutulması ve annenin denetimine direnme davranışıyla elde edilir; bu ise elisıkılığa ve aşırı iffetli kişiliğe götürür. |
Ananke zorunluk, gereklilik (UH.8) (‘reale Not’ olgusallığın gerekleri)
anı Erinnerung (memory)
anı-izi Erinnerungsspur (memory-trace)
anlık Geist (mind)
anlıksal (düşünsel) intellektuell
ansal, ruhsal seelische (mental)
ansal yapı Geistesverfassung
aracılık Vermittlung (mediation)
aşağılık duygusu Minderwertigkeitsgefühl(sense of inferiority)
aşırı-yatırım Überbesetzung (hypercathexis)
aygıt Apparat (apparatus)
ayrılık Spaltung (dissension)
B
bağlı uyarı gebunden Erregung (bound excitation)
baskı Verdrängung (repression)
baskı süreci Verdrängungsprozess
bastırmak unterdrucken (supress)
Bç Das Bw (The Cs)
Bç.siz Das Ubw (the Ucs)
bilinçli Das Bewußt (the conscious)
Freud’un bu simgeciliğinin
fazla önemi yoktur. Ego ve İd’in yazılışından sonra
kendisi bu kısaltmalardan vazgeçer (bkz. Ego ve İd için J. Stretcher’in
sunuş yazısında dipnot 6.) |
belirti semptom
belirtik manifest (manifest)
bellek Gedachtnis (memory)
bellek izleri Gedachtnisspuren (memory traces)
Ben das Ich (the ego) Sözcüğün öyküsü için bkz. Ego
ve İd için J. Stretcher’in sunuş yazısı.
ben-ideali Ichideal
ben-uyumlu ichgerecht(ego-syntonic)
bencillik Egoismus
benzeşme Assimilation (assimilation)
bilinçBewußtsein (Bw), consciousness (Cs)
bilinçaltı das Unbewußt (the unconscious)
bilinçlilik Bewußtheit (the attribute of being conscious)
bilinçsiz (sft.) unbewußt (unconscious)
Freud ‘‘Bilinçaltı’’
başlıklı denemesinde (I. 7) ‘Unterbewußtsein’ ya da ‘alt-bilinç’
anlatımının ‘bilinçsiz’i anlatmak için uygun olmadığını belirtir. Türkçe ‘bilinçaltı’ sözcüğünde ‘alt’ sonekinin imlemi yersel değildir. Bilince bir topografisi uygulamak genel olarak ansal-ruhsal aygıta böyle bir yerselleştirme uygulamak kadar geçerli görülmelidir. Bu topografi biçimseldir. |
bilinçsizlik Unbewußtheit (the attribute of being unconscious)
bilinçli bewußt (conscious)
bölümsel içgüdü partial instinct (eşey itkisinin ya da libidinal erkenin bir bileşeni; bu bedenin oral, anal, uteral ya da genital bölümünden doğar.)
Freud'a göre (1946), eşey içgüdüsü ‘‘tikel erotojenik bölgeleri temsil eden bir dizi bileşen içgüdünün ardışık katkılarından aşamalı olarak gelişir' |
büyü Magie
C
Ç
çağrışım Assoziation (association)
çatışma Konflikt (conflict)
çığır Epoche
çıldırı Wahnsinn (psychosis); (‘Wahnsinn’ Searl
(1925) tarafından ‘insanity’ olarak da çevriliyor.)
D
dayanma Anlehnung
dayanma-tipi Anlehnungstypus (anaclitic type)
değişki Modifikation (modification)
değişmezlik ilkesi Konstanzprinzip (principle of constancy)
değşinim Freud’un ‘‘Triebschicksal :: içgüdü yazgısı’’ anlatımında
‘yazgı’ sözcüğü İngilizce’ye vicissitude/değşinim olarak çevrilir.
dementia bkz. amentia
dementia paecox (Yeni Latince) Şizofreni.
Dementia düşünce, duygu ve yargı yetilerinin bir kötüleşmesidir. Dementia paecox sözel olarak ‘olgunluk öncesi dementia’ anlamına gelir. |
deney Experiment (experiment)
deneyim, yaşantı Erlebnis/Erfahrung (experience)
depreşme Rezidiv (relapse)
dilek-dürtüleri Wunschregungen (wishful impulses)
dinamik dynamisch
(Yeti
ruhbilimi gibi ‘statik’ ruhbilimlerle karşıtlık içinde, ruhçözümleme süreç,
içgüdü ve gelişim gibi devim imleyen kavramları konu alır.) |
direnç Widerstand (resistance)
dizem Rhythmus (rhythm)
dizge System, system
dolambaçlı yol Umweg (circuitous path, ‘détour’)
doyum Befriedigung (satisfaction)
duygu Gefühl (emotion, feeling)
duyu örgeni Sinnesorgan, sense organ
duygu yitimi Apathie (apathy)
duyum Empfindung (sensation)
duyunç Gewissen (conscience)
dürtü Antrieb/Regung (impulse)
düşkü Sucht (mania)
düşlem üretme Phantasieren (phantasying)
düzeneksel mechanisch (mechanical)
düzenli regulär (regular)
düzlem Niveau (level)
E
edim Akt (act)
edimleme Leistung (performance)
edimsel sinirce Aktuelneurose (actual neurosis)
Freud erken yazılarında
ruhsal çatışmalara bağlı ruhsal sinirceler ve eşeysel işlevlerdeki güncel
rahatsızlıkların fizyolojik sonuçlarına bağlı edimsel sinirce arasında bir
ayrım yaptı. Edimsel sinirceyi eşeysel aşırılığa bağlı sinir argınlığı ve
rahatlatılmamış eşeysel uyarıya bağlı endişe sinircesi olarak ikiye ayırdı.
Narsissizm’de (1914c) ‘‘hipokondriayı sinir-argınlığı ve endişe-sinircesi
ile birlikte üçüncü edimsel sinirce olarak sınıflandırma eğilimindeyim’’
diye yazar.
Freud bu adlandırmayı 1890’larda histeri ve saplantı zorlamasını da kapsamak
üzere yalancı-sinirce (‘‘savunma nöro-psikozları’’) ile karşıtlık
içinde kullandı. |
edimsellik Wirklichkeit (actuality, reality)
eğinim Affinität (affinity)
eğretilemeli dil Bildersprache (figurative language)
ekin Bildung/Kultur (culture)
ekonomik ökonomisch (economic)
Sözcük ruhçözümlemede
‘erke’ ile ilgili kavramları belirler ve ruhsal erkenin gelişimi, dağılımı
ve kullanımına göndermede bulunur. |
ektoderm dışderi
endişe Agnst (anxiety)
endişe histerisi Angsthysterie (anxiety hysteria)
eneme Kastration (castration)
enenme karmaşası Kastrationskomplex
erek Zweck (end)
erinlik buluğ Pubertät (puberty)
erke Energie (energy)
Haz
İlkesinin Ötesi, I.
7: ‘‘[Ruhsal] aygıtı dolduran erkenin hemen hemen tümü ondaki
doğuştan içgüdüsel dürtülerden doğar ...’’ Ruhçözümlemede sinirsel ya
da ruhsal erke özgürce devinebilir ve bağlı olarak iki biçimde bulunur.
Bağlı erke Ben ve ikincil (bilinçli) süreçlere, devinebilir erke ise İde
ve birincil (içgüdüsel) süreçlere ait erkedir. |
eşey Geschlecht (sex)
eşeysellik Sexualität (sexuality)
eşeysizleştirme Desexualisierung (desexualisation)
evrilme histerisi Konversionshystrie (conversion hysteria)
F
G
genlik Amplitude
gerginlik Spannung (tension
gerileme Regression
geri-oluşum Rückbildung (involution)
gizli latent (latent)
görüngü Erscheinung (appearance, phenomenon)
gözecik hücre Bläschen/Zelle (vesicle/cell)
gri beyin kabuğu graue Hirnrinde (grey matter of the cortex)
güdü Motiv (motive)
H
haz Lust (pleasure)
haz ilkesi Lustprinzip (pleause principle)
hazsızlık Unlust (unpleasure)
hedef Ziel (aim)
hermafrodit iki eşeyin özelliklerini birarada gösteren
heyecan Affekt (affection)
heyecan; rahatsızlık Affektion (affection; malady, disorder)
heyecan-durumu Affektzustand (affective state)
heyecan miktarı Affektbetrag (quota of affect)
hipokondria birinin sağlığı konusunda abartılmış kaygı
I
İ
içe-dönme Introversion (intorversion)
içgüdü Treib (instinct)
içgüdüsel dürtü Triebregung (instinctual impulse)
ideal oluşumu Idealbildung
iki-değerlilik Ambivalenz (ambivalence)
imlem Bedeutung (signification)
inanca Versicherung (assurance)
inanca vermek zusichern (assure)
işlev Funktion/Leistung (function)
itki Drang (urge)
iyelik Besitz (possession)
izge tayf Spektrum
izlence Programm
izlenim Eindruck (impression)
J
K
karmaşa Komplex
karşı-aktarım counter-transference
Ruhçözümlemecinin hasta için duygusal bir bağlılık geliştirmesi; sağaltım sürecinde olumsuz ama kaçınılmaz ve özsel bir etmen; ‘asıl' aktarım ya da transference ise hastanın sağaltım öncesi yaşantısına özgü duygularını çözümlemeciye çevirmesini, böylece çözümlemecinin kendisinin olay öyküsünün parçası olmasını anlatır. |
karşı-yatırım Gegenbestezung (anticathexis)
kavram Begriff (concept)
Kayra Vorsehung (Proivdence)
kesin buyrum kategorisch Imperativ
kıpı Moment (factor)
Kommunion Ortaklaşma (İng. Communion)
Hıristiyanlık’ta Eukarist’e,
İsa’nın son yemeğinin emek ve şarabın kutsanmasıyla anıldığı Hıristiyan
törene katılma. Eukarist aynı zamanda kutsanan ekmek ve şarabın da
adıdır. |
korku Furcht (fear)
kortikal homonculus, beyin-insanıGehirnmännchen (cortical homonculus)
koşul Bedingung
kökensel, birincil ursprünglich (original, primary)
kurgul spekulativ (speculative)
L
Lapsus linguae dil sürçmeleri
libido eşeysel erke (Sexualenergie)
M
megalomanya Größenwahn. Bene aşırı büyük bir değer yükleme tutumu
melankoli Melancholie
metapsikoloji, ruhbilimötesi Metapsychologie (metapsychology).
Freud tarafından ruhçözümleme kuramını anlatmak için kullanıan sözcük.
metazoan çok gözecikli hayvanlar
morfoloji Morphologie (morphology)
N narsissizm Narsizmus (narcissism)
niyet Absicht (intention)
Ernest Jones Freud’a
niçin daha doğru ‘Narzissismus’ yerine ‘Narzismus’ biçimini
seçtiğini sorduğunda, ‘Kulağa gelişini sevmiyorum’ yanıtını alır. Ernest
Jones şöyle sürdürür:
"It seemed
impossible for him to write even simple sentences without infusing them
with something of his originality, elegance, and dignity. The same was
true of his conversation: banality, even in the tritest matters, was alien
to him and every remark would be trenchant, well turned, and distinctive.’’ |
nesne-libido nesneye
yatırılan libido. Karşıt olarak, narsissistik-libido Bene yatırılır.
nesne-sevgisi Objektliebe (özneye, benin kendisine yönelik narsissistik
sevgi ile karşıtlık içinde)
nice Quantum (quantum)
O
olgusallık Realität (reality)
olgusallık ilkesi Realitätsprinzip (reality principle)
oyalanma Ablenkung (deflection, diversion)
Ö
öz-erotizm, oto-erotizm Autoerotismus (auto-erotism)
ödence tazminat Kompensation (compensation)
Öbç (önbilinç) Vbw (Pcs, the preconscious)
öbç önbilinçli vorbewußt (preconscious/foreconscious)
önbilinçli vorbewußst (preconscious)
önesürüm Behauptung (assertion)
önsav Hypothese
örgenlik Organismus (organism)
örgensel organisch
özdek/gereçStoff/Materie (matter/substance)
özenç (kapris) Willkür (arbitrary will)
öz-saygı Selbstgefühl (self-regard)
öz-sakınım Selbsterhaltung (self-preservation)
özdeşleşme Identifizierung (identification)
özgünlük Eigentümlichkeit (distinctive character)
P
parafrenia Paranoya ve paranoid şizofreni için eski bir adlandırma.
paranoya Paraphrenie, paraphrenia
pekinlik Sicherheit (certainty)
petitio principii vargıyı öncüllerde daha baştan içeren aldatıcı bir
uslamlama
protist[a] (en) ilk örgenlik[ler]
protozoa[n] (en) ilk hayvancık[lar]
psikoid psychoid (ruh-benzeri) bir örgenliğin davranışını yöneten
varsayımsal dirimsel ilke
Q
R ruh Seele (soul) (İngilizce çeviride Seele hemen
hemen bir kural olarak ‘mind/anlık’ ile karşılanır
ruhçözümleme Psychoanalyise (psychoanalyisis)
ruhsal seelisch (mental)
ruhsal aygıt seelische Apparat (mental apparatus)
ruhsal yaşam Seelenleben (mental life)
ruhsal-fiziksel psychophysische
S
sabuklama Wahn (delusion)
sağaltım Kur, treatment
sanrı Halluzination
sansür Zensur (censorship)
sansürcü Zensor (censor)
saplantı Fixierung (fixation)
saplanma Fixierung (fixation, record)
saplantı sinircesi Zwangsneurose (obsessional neurosis)
savunma Abwehr (repulsion)
sevecenlik Zärtlichkeit (affection)
sevgi Liebe (love)
sezgi Intuition, intuition
sıkıdenetim Zensur, censorship
sinir argınlığı neurasthenia aşırı zayıflık, bitkinlik, endişe
ile nitelenen bir sinirce biçimi.
sinirce Neurose
soma beden
sonurgu Korollar (corallary)
soygelişim Phylogenesis
soygelişimsel phylogenetisch
suçluluk bilinci Schuldbewußtsein (the consciousness of guilt)
suçluluk duygusu Schuldgefühl (the sense of guilt)
Ş
şeylerin durumu Zustand (state of things)
T
tanıt, tanıtlama Beweis (proof)
tasarım Vorstellung (idea, representation)
tepkesel refletorisch (reflexive)
tikel besonder (particular)
tonik tonisch (tonic)
topografik topisch, topographical Ruhsal süreçleri bir çizge üzerinde
ilgili oldukları bölgelere göre yerleştirme ile ilgili.
törel ethisch (ethical)
töz Substanz (substance)
tüm-eşeyselcilik pan-sexualism
İnsan davranışındaki herşeyin eşey güdülerinin terimlerinde açıklanması; Freud'un karşıtları tarafından kullanılan eleştirel bir terim. |
türe Gerectigkeit (justice)
tüze Rechts (law, right)
U
Uphanishadlar Hinduizm.
Sanskrit kutsal kitaplara
verilen ad. İÖ 200-400 arasında yazıldıkları düşünülür ve eski Hint felsefesinin
gizemli ve içrek öğretilerini kapsarlar. |
uyarı Erregung/Reiz (excitation/stimulus)
uygarlık Zivilisation
uygulayım Technik (tehchnique)
uylaşım Konvention (convention)
Ü
ürkü Schreck (fright)
üst-ben Über-Ich (superego)
üst-insan Übermensch (superman)
üst-yatırım Überbesetzung (hypercathexis
V
vazgeçme Verzicht (renunciation)
W
Weltanschauung dünya görüşü
Y
yadsıma Versagung (frustration)
yangı iltihap
yanılgı Irrtum (error)
yanılsama Illusion
yaralanma sinircesitraumatische Neurose (traumatic neurosis)
yasaklama Verbot (prohibition)
yatırım Besetzung (cathexis)
yeniden-yapılaştırma, -kurma Rekonstruktion
yerdeğişimi Verschiebung (displacement)
yersel topisch, topographical (topological)
yineleme-zorlaması Wiederholugnszwang (compulsion to repeat)
yoksunluk Entbehrung (privation)
yüceltme Sublimierung (sublimation)
Z |