İdea Yayınevi / Plutark
 
Lagrenée, Louis Jean François — Alkibiades — Plutark
 

Atinalı bir devlet adamı ve general olan Alkibiades (450-404) Peloponez savaşı sırasında Sparta’ya karşı etkili olmasına karşın, 415’deki Sicilya seferi sırasında haksız suçlamalar üzerine Atina’ya geri çağrılınca taraf değiştirdi. Daha sonra Ege’de Atina donanmasının amirali oldu ve 410’da Peloponez donanması üzerinde bir utku kazandı. 404’te Atina’nın Sparta’ya yenilmesi üzerine Frigya’nın Pers valisine sığındı, ama çok geçmeden öldürüldü.

Atina’ın en ünlü ailelerinden birinin varlıklı oğlu Alkibiades Perikles’in koruması altındaydı ve Sokrates’in öğrencisiydi. Gençliğinde bir hoppa olarak ve kendini yasanın üzerinde gören biri olarak ün kazandı. Karizmatik bir politikacı idi ve tarihçi Thukidides’e göre 415’te Atinalıları Sicilya’yı ele geçirmeye inandıran o oldu. Başarısızlığa uğrayan seferin komutanlarından biri kendisiydi.

 
Plutark — Alkibiades
Çeviren: Meriç Mete / İDEA YAYINEVİ
 
I. Haklı olarak denir ki, Sokrates’in ona gösterdiği yakınlık ve dostluk ün kazanmasında büyük ölçüde etkili olmuştur. ... Alkibiades’in güzelliğine gelince, belki de yalnızca onun yaşamının tüm çağlarında çiçeklenmeyi sürdürdüğü, ve çocukluk, gençlik ve yetişkinlik dönemlerinin her birinde ona bu yıllarına uygun düşen bir incelik ve çekicilik verdiğini söylemek yeterlidir. Euripides’in “güzelin sonbaharı da güzeldir” sözleri evrensel olarak doğru değildir. Ama az sayıda başkaları arasında, bedeninin yapısından ve gürbüzlüğünden ötürü, Alkibiades için de kesinlikle doğrudur.

II. İleri yıllarında karakteri birçok tutarsızlık ve belirgin değişiklikler sergiledi, ve bu durum büyük girişimlerinin ve talihindeki sayısız değişimin ortasında bütünüyle doğaldı. Ama gerçek karakterinin birçok güçlü tutkusu arasında en güçlüsü üstünlük için duyduğu hırstı. Bu çocukluğuna ilişkin olarak bilinen öykülerden açıktır.

Okulda genellikle öğretmenlerine gereken saygıyı gösterirdi. Ama özgür bir yurttaşa yakışmadığını ve soylu olmayan bir iş olduğunu düşündüğü için, flüt çalmayı reddetti. Lir ya da lüt çalmak kibar birine yakışan görünüşü bozmazken ya da kişinin yüzünü çirkinleştirmezken, dedi, buna karşı flüt çalan birinin yüzünü en yakın arkadaşları bile güçlükle tanıyabilirdi. ... “Öyleyse,” dedi, “flütler Thebesli gençler içindir. Onlar nasıl konuşulacağını bilmezler. Ama biz Atinalılar, babalarımızın dediği gibi, kurucumuz olarak Athena’yı ve koruyucumuz olarak Apollon’u biliriz. Bunlardan biri tiksinerek flütü elinden fırlatmış, öteki ise gösterişçi flütçünün derisini yüzmüştür.”1

1Athena şişen yanaklarını bir kaynağın sularındaki yansısını gördüğü için flütü fırlattı. Satir Marsyas bir müzik yarışmasında Apollon tarafından yenilince diri diri derisi yüzüldü.

 
IV. Çok geçmeden soylu doğumlu pekçokları Alkibiades’in çevresinde toplanarak ilgisini ve dostluğunu kazanmak için kur yapmaya başladılar. Bunların çoğu açıkça gözalıcı ve olağanüstü güzelliğinin çekimine kapılmışlardı. Ama çocuğun doğal soylu niteliklerine ve iyi yanlarına en büyük tanık Sokrates’in ona duyduğu sevgidir. Sokrates bunların onun dışsal güzelliğinde ışıl ışıl sergilendiğini gördü, ve varsıllığının ve konumunun, ve dalkavukluk ve yaltaklanma yoluyla onun duygularını kazanmaya çalışan Atinalıların ve yabancıların onun üzerindeki bozucu etkilerinden korkarak, eğer olanaklıysa araya girerek onu korumaya ve böylesine güzel serpilen bir çiçeğin vereceği meyvanın yokolup gitmesini önlemeye çalıştı. Çünkü Talihin yaşamın armağanları dediğimiz şeyler tarafından felsefenin gözüpek ve özgür uslamlamalarının ona ulaşamayacağı ve onu tam yüreğinden yakalayamayacağı bir yolda kuşattığı hiçbir insan yoktur. Bu Alkibiades için de böyleydi. Daha baştan şımartılmış olmasına karşın, ve onu bilgilendirip eğitecek birine kulak vermesinin önüne geçmek için onu hoş tutmaya çalışan kişiler tarafından engellenmesine karşın, Alkibiades yeteneklerinin iyi nitelikleri yoluyla en sonunda herşeyin Sokrates’te olduğunu gördü ve ona sıkı sıkıya sarılarak varsıl ve ünlü sevgililerini bir yana bıraktı. Ve kısa bir zaman içinde birbirlerine yakınlaştılar, ve insana yaraşmayan hiçbir hazzın peşinde olmayan, hiçbir öpücük ve kucaklanma beklemeden yalnızca ruhunun zayıflığını ortaya çıkarmaya ve boş ve aptalca kibirini kırmaya çalışan bir sevgilinin sözlerine kulak vererek —

“Savaşçı bir kuş olmasına karşın,
Tıpkı bir köle gibi, düşük kanatlarla ona yaslandı.”

Sokrates’in çabalarının gerçekte tanrıların gençliğin sakınımı ve esenliği için bir tür önlemleri olduğunu düşünmeye başladı. Böylece kendini küçümsedi ve dostuna hayran oldu, ve onun esirgeyen inceliğini severek ve erdemine taparak, Platon’un dediği gibi, “sevginin sevgiye denk düşen bir imgesini” kazandı, ve herkes geri kalan sevgililerine karşı kaba ve uzak dururken Sokrates ile birlikte yemesi, alıştırma yapması ve aynı çadırda yaşaması karşısında şaşkınlığa düştü.

 
 
VIII. .... [Karısı] Hipparete erdemli ve sevecen bir kadındı. Ama kocasının Atinalı ve yabancı fahişelerle düşüp kalkmasına dayanamayarak onun evini terketti ve erkek kardeşinin yanına yerleşti. Alkibiades görünürde buna aldırmadı ve densizliklerini sürdürdü. Bunun üzerine Hipparete boşanma istemini yetkililere sunmaya karar verdi. Ama yasa bunu arkhona vekil yoluyla değil, doğrudan kendisinin bildirmesini gerektiriyordu. Böylece yasaya uyarak bunu yapmak için kamu önüne çıktığında, Alkibiades geldi, kadını yakaladı ve Agoradan geçirerek eve götürdü. Hiç kimse ona karşı çıkmayı ya da kadını ondan almayı göze alamadı. Hipparete ölünceye dek onunla birlikte yaşadı. Ama olaydan kısa bir süre sonra, Alkibiades’in Efes’e bir yolculuğu sırasında öldü.
 
VII. Henüz çok genç iken, Potidaea’ya karşı girişilen seferde bir asker olarak hizmet etti. O sırada Sokrates onunla aynı çadırda kaldı ve savaşta onun yanında durdu. Bir keresinde şiddetli bir çarpışma yer aldı ve bunda ikisi de büyük yiğitlik gösterdi. Ama Alkibiades yaralanıp yere düşünce başında duran, onu savunan ve büyük bir yüreklilik göstererek düşmandan onu, silahlarını ve herşeyini kurtaran Sokrates oldu. Böylece, en büyük haktanırlık ile, yiğitlik ödülü hiç kuşkusuz Sokrates’e aitti. Ama generaller Alkibiades’in yüksek konumunu dikkate alarak bu durumun onurunu açıkça ona vermekten yanaydılar. Bu nedenle öğrencisinin onurlu tutkularını güçlendirmek isteyen Sokrates tüm geri kalanları onun yiğitliğine tanıklık etmeye yöneltti ve onu taçlandırmalarını ve tam zırhlı donatımı ona vermelerini istedi.
 

Regnault — ‘Öfkeli’ Sokrates, Alkibiades, Hetaira(lar)
 

Regnault yorumunda Sokrates ile bağdaşmayan çok şey vardır. Aslında bu hermeneutik bakış açısında Sokrates kendisi değildir. İmge sanatçının kendisinin ve kültürünün moral karakterini yansıtır, Atina tinine yabancı, erdemsiz ve yakışıksızdır. Sokrates’in Alkibiades’in hetairaların yanında olmasına öfkelendiğini ya da bunu kıskandığını düşünmek Sokrates’i anlamak değildir. Sokrates böyle bir durumda ılımlık önerir, ve seks üzerine çok fazla zaman harcanmasını onaylamazdı. Sokrates’in kendisi hetairaların eşliğinde düzenli olarak simpozyumlarda bulunurdu. Daha sonraki bir başka yorumda üç soyunmuş hetairanın bulunması Alkibiades’in bir orgiden çekilip çıkarıldığını imler ve buradaki kadının Aspasia olması olasılığını ortadan kaldırır.


İÖ 445 yıllarında Atina’ya gelen Miletuslu Aspasia bir hetairaydı. Onun güzelliğinden olduğu kadar akıllı karakterinden de etkilenen Perikles onunla birlikte yaşadı. Perikles’in ondan bir oğlu oldu. Perikles aristokratik ailelerin başka kentlerle bağlaşmalar yapmasını engellemek üzere 451 yılında kendisi tarafından çıkarılan yeni bir yurttaşlık yasası gereği bir Atinalı olmayan Aspasia ile evlenemezdi, en azından politik kariyerini riske atmaksızın bunu yapamazdı. Ama Atina Meclisi Perikles’in isteği üzerine oğlunun bu kuralın getirdiği kısıtlamalardan bağışık sayılmasını kabul etti. Sokrates’in kendisi tarafından bile kentin en iyileri arasında sayılıan Aspasia bağımsız ruhlu, akıllı ve anlayışlı bir kadındı. Perikles’in metresi olarak onun dostlarına ve destekleyicilerine evsahipliği yapar, Atina imparatorluğunun önde gelen insanları ile politika ve felsefe çevresinde dönen tartışmalara katılırdı.

 
 
"Hetaerea arasında Alkibiades," Cosroe Dusi (İtalyan, 1808-1859)

 

 
Aspasia
Platon Aspasia’yı bir diluzluğu önderi olarak kabul ediyordu. Cicero diluzluğu üzerine kitabında onu Sokratik Yöntemin bir örneği olarak kullanır. Sokrates’in bir öğrencisi olan Aeskhines tarafından Aspasia’ya yüklenen bir diyalogda Aspasia bir erkeğe ve bir kadına ikisi de ideal eşi aradıkları için ikisinden hiç birinin öteki ile gerçekten mutlu olamayacağını ustaca tanıtlar. Aeskhines, ve Sokrates’in bir başka öğrencisi olan Antisthenes, her ikisi de Aspasia üzerine diyaloglar yazmışlardır. Ama ne yazık ki bu yapıtlardan yalnızca fragmanlar saklanmıştır (Diogenes Laertius, Antisthenes 6.16.).
 
 
Bir başka anlatıya göre Aspasia Sokrates’in öğretmeniydi. Sokrates’i etkilemiş olduğu düşüncesi bir ölçüde Aeskhines tarafından yazılan yitik Aspasia diyaloğundan bir fragmandaki söyleşinin tonundan çıkarılır. Fragman Cicero’nun Inventione Rhetorica’sında kapsanır. Söyleşi Aspasia [A] ve Xenofon’un karısı [X] arasında geçer.

[A] Söyle bana, lütfen, Xenofon’un karısı, eğer komşunun seninkinden daha iyi bir altın takısı olsaydı, onunkini mi yoksa kendininkini mi yeğlerdin?

[X] Onunkini, dedi kadın.

[A] Öyleyse — eğer senin sahip olduğundan daha pahalı bir giysisi ya da başka bir süsü olsaydı, onunkini mi yoksa kendininkini mi yeğlerdin?

[X] Onunkini, doğal olarak, dedi kadın.

[A] Şimdi öyleyse, eğer o kadının seninkinden daha iyi bir kocası olsaydı ne yapardın? Onunkini mi, yoksa kendininkini mi yeğlerdin?

[Burada kadının yüzü kızarır. Aspasia ise Xenofon’un kendisini sorgulamaya geçer.]


Xenofon
 
 
Stoa (Sundurma) eski Yunanistan’da yaygın bir yapı tipiydi. Bunlar bir çatıyı destekleyen iki sütunlar dizisinden ve bir yan duvardan oluşurdu. Yazın sıcağından ve kışın soğuk rüzgarlarından kaçınmak isteyenler için gezinti sığınakları olarak hizmet ederlerdi. Birer alış veriş özeği olan bu yapılarda aynı zamanda Türe işleri de görülürdü.
 
Bu Stoa Bergama kralı II. Attalus (269-197) tarafından Atina’ya kentte aldığı eğitime bir karşılık olarak armağan edildi. Benzerlerinen daha büyük olan Stoa iki katlıydı ve her katta 21 dükkan bulunuyordu.
http://www.heritage-history.com/www/heritage.php?Dir=characters&FileName=alcibiades.php.  
 
MERİÇ METE / İdea Yayınevi / 2014