İdea Yayınevi / Ön-Sokratikler / Aziz Yardımlı
site haritası  
 
Thales
(İÖ 624-546/5, İYONYA)

Thales (624-546/5, İYONYA)
(Θαλῆς ὁ Μιλήσιος :: Miletuslu Thales)

Her felsefeci son sözü, Tanrının sözünü, Logosu söylediğine inanır. Thales de. Ama Thales yalnızca ilk sözü söylemiştir. Başlangıçta Su vardı, der.

Dünyayı mitolojik imgelerde ve tasarımlarda betimleyen bilinç biçiminden onu düşünceler yoluyla anlamayı isteyen bilinç biçimine geçiş kıpısını Thales'e ilk kez yükleyen Aristoteles'tir. "Su" hiç kuşkusuz bilinçteki "su" düşüncesinden ayrı olarak bir düşünce değildir. Ve Thales hiç kuşkusuz Suyun bir düşünce olduğunu düşünmüyordu. Ama Thales'in Su dediği arke varolan herşeyin, doğal ve tinsel varlıkların tümünün tözü ve böylece sözcüğün gerçek anlamında evrensel idi. Evrensel ise düşüncenin kendisidir.

İlk kez Thales ile insanlık özgür düşünmenin yoluna girer, ve ilk kez onun özgür düşüncesi ile mitolojik realite yerini usun gerçek realitesine bırakmaya başlar. İlk kez onunla dünya bilincinin küçük bir alanında insanlık değişmeyen, pıhtılaşmış, devinmeyen bir şimdiden kurtulmaya ve büyüyen geleceğin yoluna girmeye başlar.

Thales ile doğmaya başlayan tin ve modern tin arasında kesintisiz, aslında vazgeçilmesi olanaksız bir bağ bulunur. Ve evrensel Dünya-Tarihi dediğimiz sürecin kendisi bu bağın istenç düzleminde anlatımıdır: Tarih özgürlük ile, özgürleşme ile birdir.

 

 

YAŞAM

Apollodorus'a göre Thales İÖ 624'te doğdu (39'uncu Olimpiyatın birinci yılı); Diogenes Laërtius Thales'in 58'inci Olimpiyat sırasında 78 yaşında öldüğünü (İÖ 548-545) yazar. Lidya kralları Aliattes ve Krösus'un ve Atinalı Solon'un çağdaşı idi. Heredotus'a göre ataları Fenikeliler, ve babasının adı Eksamies, annesininki Kleobulina idi. Hiçbir yazısı ve çağdaşlarından hiçbir kaynak saklanmamıştır.

Thales'in adı değişik yazarlar tarafından değişik kapsamlarda verilen Yedi Bilge listelerinde sürekli olarak bulunur.

  • Miletus

Thales İyonya kentlerinin Lydyalı Kröseus'un egemenliği altında olduğu bir zamanda yaşadı. Lydya Krallığının Perslere yenilmesinden sonra (İÖ 548; Ol. 58, 1) bir özgürlük görünüşü yaratılmış olsa da, bölgedeki kentlerin çoğu Pers yönetimi altında kaldı. Miletus beş yıl süren savaş sırasında Perslere karşı Lydyalılar ile birlikte bir eylemde bulunmadığı için Kyrus tarafından bağışlandı ve bölgenin geri kalan 12 kentinden ayrı olarak gözetildi.

Thales Heredotus'a göre başarılı bir devlet adamı idi. Thales'ten yaklaşık 150 yıl kadar sonra yaşamış olan Heredotus şunları yazar (Tarihler I 170.3):

"İyonya'nın yok edilmesinden önce bile bir Miletuslu olan ve ailesi başlangıçta Fenike'den gelmiş olan Thales tarafından yararlı öğütler verilmişti. İyonyalıları tek bir meclis kurmaya yöneltmiş, onun İyonya'nın özeği olan Teos'ta olması gerektiğini, ve başka kentlerde yaşamın sürdürülmesi ama bunların sanki kasabalar imiş gibi görülmesi gerektiğini söylemiştir."

 

 

   
GÜNEŞ TUTULMASI

Heredotus (Tarihler, I, 170.2):

"[Aliattes yönetimindeki Lidyalılar ile Kiakseres yönetimindeki Persler arasındaki] savaş altıncı yılında bir çarpışma yer alıncaya dek bir denge durumuna girmişti. O yıl savaş başladıktan sonra gündüz birden geceye döndü. Gündüzün bu değişimi İyonyalılara onun edimsel olarak yer alacağı yılı doğru olarak saptamış olan Miletus'lu Thales tarafından önceden bildirilmişti."

Thales güneş tutulmasını hesaplayacak gökbilimsel bilgilerden yoksundu. Ama Sümer gökbilimcileri güneş ve ay tutulmaları için 223 aylık bir yinelemeli dönem (18 yıl, 10 gün, 8 saat) saptamışlardı. Thales bu bilgiyi kullanmış olmalıdır. Diels Thales'in İÖ 585'teki tutulmadan 18 yıl önce 603'te Mısır'da yer alan güneş tutulmasına tanık olmuş olabileceğini belirtir. 585'teki güneş tutulması hemen hemen tamdı ve savaşan yanları savaşa son vermeye ve bir barış anlaşması yapmaya götürdü. Thales dünyanın küresel olduğunu, güneş tutulmasının ayın güneş ve dünya arasına girmesiyle yer aldığını bilmiyordu.


  • Miletus, Agora

IRMAK YATAĞININ DEĞİŞTİRİLMESİ

Heredotus ayrıca Thales'in Kyrus'a karşı savaşa başlayan Lidya kralı Krösus'a Halys ırmağını geçmede suyun yatağını değiştirerek yardımcı olduğunu yazar. "Bu," der Heredotus, "Yunanlıların kabul ettikleri öyküdür, ama ben Krösus'un varolan köprüleri kullandığını ileri sürüyorum." (I, 75.)

MISIR GEOMETRİSİ

Mısır'a yolculuk yaptığı bilinen Thales'in geometriyi orada öğrendiği ve bu bilgiyi piramitlerin yüksekliğini ölçmek için kullandığı (Rodos'lu Hieronimos) ve onunla denizdeki gemilerin uzaklığını hesapladığı (Eudemus) söylenir. Piramidin boyunu ölçmek için gölgenin uzunluğunun cismin uzunluğu ile eşit olduğu saati bekleyip Piramidin gölgesinin boyunu ölçmek yeterlidir.

 

 



  • Miletus (Milet), Agora. İ.Ö. 6'ıncı yüzyılda Pers istilasından önce Mitalus Yunan kentlerinin en büyüğü ve en varsılı idi.
ZEYTİN ÖYKÜSÜ; YILDIZLAR, KÖYLÜ KADIN VE ÇUKUR

Zeytin Presleri
Aristoteles'in anlattıklarına göre (Politika, A 1259a6), Thales meteorolojideki ustalığını kullanarak kış aylarında gelecek mevsimin zeytincilik için verimli geçeceğini tahmin etti. Buna göre Miletus ve Kios'taki tüm zeytin preslerini ucuza kiraladı. Zeytinler olgunlaşınca presleri kendi belirlediği bir eder ile başkalarına yeniden kiraladı. Amacı onu yoksulluğundan ötürü kınayanlara yanıt olarak bilgelerin para kazanmada pek güçlük çekmeyeceklerini göstermekti.

Çukura Düşme Öyküsü
Yıldızları seyrederken bir çukura düşen Thales'e bir köylü kadını gülerek ayağının altındakini bile göremezken gökte neler olduğunu bulmaya çalıştığını söyler. Hegel şöyle yanıtlar (Felsefe Tarihi, I):

"İnsanlar böyle şeylere gülerler ve övünçle felsefecilerin onlara bu tür şeyleri öğretemeyeceklerini söylerler. Ama felsefecilerin onlara güldüklerini anlamazlar, çünkü çukurlara düşmemelerinin nedeni daha şimdiden orada yaşıyor olmaları ve yukarıda üzerlerinde nelerin varolduğunu görememeleridir."

 

 

YAZILAR

Thales'in herhangi bir inceleme yazmış olduğu kuşkulu olsa da, bir dizi eski yazar onun yazılarından söz eder. Simplikios'a göre (Diels, Dox. p. 475) Thales denizciler için bir Yıldız Kataloğu yazmıştır.

Diogenes Laertius asıllık konusunda kuşkular uyandırır, ama "başkalarına göre Thales biri Gündönümü Üzerine ve öteki Gündüz-Gece Eşitliği Üzerine iki incelemeden başka birşey yazmadı" (D.L. I.23). Argoslu Lobon'un ileri sürdüğüne göre Thales'in yazıları iki yüz dizeden daha fazla değildi (D.L. I.34), ve Plutark Thales'e yazı yoluyla ilettiği kimi görüşleri yükler (Plutarch, De Pyth. ya da. 18. 402 E). Hesikhius'a göre '[Thales] gök sorunları üzerine, gündüz-gece eşitliği üzerine ve başka pekçok konuda epik düzyazıda çalışmalar üretti (DK, 11A2). Kallimakhüs Thales'e denizcilerin Küçük Ayı'ya göre yön belirlemeleri öğüdünde bulundu (D.L. I.23).

Daha başka kaynaklar ona başka yazılar da yükler, ve antikçağda hiç kuşkusuz onun adı altında dolaşan kitaplar vardı. Ama Aristoteles'in zamanına dek ulaşan hiçbir yazısı yoktur ve hiçbirşey yazmamış olması olasıdır.

 

 


  • Miletus, Liman
DOĞA FELSEFESİ

Aristoteles ve Theofrastus Thales'in önermesini felsefenin başlangıcı olarak alırlar. Aristoteles'e göre Thales 'doğa felsefesi'nin kurucusudur. ('Doğa Felsefecileri' ya da 'fizyolog'lar, fusikoi, fusiologoi.)

Simplikios (Fizik Üzerine Yorum, 23.29-33):

"Yunanlılara doğa incelemesini ilk kez Thales'in sunduğu söylenir. Theofastrus'un kendisinin kabul ettiği gibi birçokları tarafından öncelenmesine karşın, tüm öncüllerini onları gölgede bırakacak denli aşmıştır. Ama yazılı olarak arkada "Denizcilik Gökbilimi" denilen çalışmasının dışında hiçbirşey bırakmadığı söylenir."

 

 

SU

'Tüm şeylerin ilkesi sudur.''
Thales'in bu ilkesi Aristoteles tarafından aktarılır.

Bu ilke tekil durumların gözleminden türetilecek bir genelleme ya da tümevarım değildir. Genellemenin tekil durumların bir gözleminden türetildiği görüşü bir yanılgıdır çünkü tekil durumlar yalnızca tekil durumlardır ve böyle alındıklarında üzerlerine ne denli düşünülürse düşünülsün, içlerine girip ne denli araştırılırsa araştırılsın, tüm parçaları çözümlense ve her köşesi didik didik edilse bile hiçbir zaman evrenseli göstermezler çünkü duyusal tekiller olarak böyle soyut bir kavramı, bir düşünceyi göstermezler. Hiç olmazsa evrenselin duyulur, gözlenebilir, ele gelir birşey olmadığı kabul edilmelidir. Genelleme ya da tümevarım tekil gözlemlerin bir sonucu değil, tersine kendisi usun tekil gözlemleri kucaklayıp kapsayan evrenselinin işlevidir.

Öte yandan tekil olan kavram olarak gerçekten de evrenseli baştan sona kapsar, ondan ayrımı içinde saltık olarak ondan ayrılmazdır. Tekil olması ancak ve ancak evrensel olmaması yoluyla belirlenir ve bu olumsuzlama ise sözcüğün tam anlamıyla kapsamadır çünkü mantıksal olarak saltık olarak zorunlu bağıntıdır. Tekil kendinde Evrenseldir.


SUYUN İLKE SEÇİLMESİNİN NEDENİ



Thales Yeryüzünün Su üzerine dayandığını söyler. Bu görüş Mısırlılar ve başkaları tarafından öncelenir. Aristoteles Thales'i bu vargıya götüren nedenleri bilemezdi çünkü Thales'in hiç olmazsa ona dek ulaşmış olduğu söylenebilecek yazılı hiçbir metni yoktu. Thales'in düşündüklerini ancak tahmin edebilirdi, ve bu tonda yazar.

 

Aristoteles (Metafizik, 983):
"Belki de Thales'in vargıları tüm besinin ıslak olduğu, sıcaklığın kendisinin nemden geldiği ve yaşamın onunla sürdüğünün açık olduğu düşüncesinden doğmuştur. Ama kendisinden herşeyin yaratıldığı şey tüm şeylerin ilkesidir. Bu kuramı savunmasının nedenlerinden biri buydu. Ama bir başkası da tüm tohumların nemli doğada oldukları ve suyun nemli herşeyin ilkesi olduğu olgusunda kapsanır."

Thales'in ilkesinin seçiminde içinde yaşadığı ekinin etmen olduğu düşünülebilir. Hiç kuşkusuz Babil ve Mısır düşüncelerini biliyordu, ve kendisinin Mısır'a yolculuk yapmış olduğu sorgulanmayan bir olgudur. Hem Babil hem de Mısır varoluşlarını özsel olarak suda buluyorlardı — Dicle ve Fırat, ve Nil. Plutark'a göre Mısırlı rahipler hem Thales'in hem de Homeros'un tüm şeylerin ilkesinin su olduğunu Mısır'dan öğrendiğini söyleyerek övünüyorlardı. Bir de dünyanın su üzerinde yüzmesi teması vardır.

Seneca (Quaest. Nat. vi. 6):

"Thales bütün dünyanın suyu desteği olarak aldığını ve üzerinde yüzdüğünü düşündü."

Aristoteles, (Gökler Üzerine, 294a28-34):

"Başkaları der ki [Yeryüzü] su üzerinde durur. Bu bize iletilen en eski açıklamadır ve Miletuslu Thales tarafından ileri sürülmüştür. Ona göre yeryüzü dingindir çünkü bir kütük ya da bu tür başka birşey gibi yüzebilir (çünkü bu şeylerden hiç biri hava üzerine dayanmaz, ama ancak su üzerine dayanabilirler) — sanki aynı şey yeryüzü için olduğu gibi yeryüzünü destekleyen su için geçerli olmamalıymış gibi."


  • Miletus (Milet)

İÖ ikinci bin yılın ortalarında Babil kozmolojisi (Enuma Eliş) suyun birincilliği üzerine benzer bir tablo sunar. Böyle mitlere ek olarak bir de Tufan öyküleri bolluğu vardır ve İbrani kozmogonisi Tanrının tininin sular üzerindeki uçuşundan söz eder. Homeros İliad'da "Ve Okyanus, tanrıların ilk babası, ve anneleri Tethis"den söz eder (XIV, 201).

Tüm bunlar Thales'in ilkesinin dışsallığı denli dışsaldır. Aristoteles bunlardan ayrı olarak Thales'i Suyu ilke seçmeye götüren nedenin çok daha fiziksel-ussal gözlemler olduğunu söyler. Su ısıdaki değişime göre katı, sıvı ve gaz durumlarına geçer, ve seyrelme ve yoğunlaşma Thales'in ilkeden çıkarsamalarında kullandığı araçlardır. Ama tüm bu bağıntılı gözlemlerin sonucu olmayan, tersine kendisi onları öyle bağıntılı gözlemler olmaya belirleyen şey tümüne içkin evrensel düşüncedir. Tüm bu gözlemlerde duyusal olarak gözlenemeyen şey bu bağıntı, bu tözsellik, bu kavramdır.

Aristoteles (Metafizik I, 983b6 vs.)

"İlk felsefecilerin çoğu yalnızca özdek doğasındaki ilkelerin tüm şeylerin ilkeleri olduğu görüşündeydiler. Tüm varlıkların ondan oluştukları, ondan geldikleri ve sonunda yine ona çözündükleri ilk, onda özün kalıcı olduğu ve kendini yalnızca değişkilerinde değiştirdiği şey — buna varlıkların öğesi ve ilkesi derler. [10] Ve bu nedenle hiçbir şeyin varedilmediğini ya da yokedilmediğini düşünürler, çünkü bu tür töz her zaman kalıcıdır. Benzer olarak, Sokrates güzel ya da müzikal olduğu zaman saltık olarak varlığa geldiğini söylemeyiz; ne de bu nitelikleri yitirdiğinde yokolduğunu söyleriz; [15] çünkü dayanak, Sokrates'in kendisi, kalır. Aynı yolda hiçbir şey varedilmez ya da yokedilmez; çünkü bir — ya da birden çok — doğa vardır ki başka herşey ondan varedilirken kendisi kalıcıdır. Ama böyle ilkelerin sayısı ve biçimleri konusunda tüm düşünürler anlaşma içinde değildirler."

"[20] Bu felsefe türünün kurucusu olan Thales Suyun bu ilke olduğunu söyler (Yeryüzünün Su üzerinde dinginlikte olduğunu bildirmesinin de nedeni budur). Belki de tüm şeylerde besleyici olanın nemli olduğunu, sıcaklığın kendisinin nemden yaratıldığını ve varoluşu için ona dayandığını (ve herşeyin kendisinden varedildiği şeyin herşeyin ilkesi olduğunu) görerek bu sayıltıyı çıkardı. [25] Buna göre bu varsayıma böyle ulaştı; ama her şeyin tohumunun nemli bir doğada iken suyun nemli şeylerin ilkesi olması da onu bu varsayıma götürdü. Kimileri vardır ki ilk kez eski çağların şimdiki kuşaktan çok önce yaşamış ve Tanrılarla ilgilenmiş insanlarının da doğa üzerine aynı şeyleri düşündüklerine inanırlar; [30] çünkü Okeanos ve Tethis'i yaratılışın babası olarak ve Tanrıları ise Styx adını verdikleri Su adına ant içiyor olarak temsil ederlerdi; ama en eski olan en onurlu olandır, ve en onurlu olan ise adına ant içtiğimizdir."

 

 

İLKENİN MANTIĞI

Görünürdeki türlülüğün altında temel bir birlik öğesi yatar. Thales salt dolaysız algının yeterliğini kabul etmez. Görüngülerin mitolojik yorumunu da doyurucu bulmaz.

Mitolojik imgelem sonsuza — ilkeye — kendi kavramı gereği kapalıdır, çünkü onda Kavram duyusal-tasarımsal öğe tarafından örtülüdür ve onun karakteristiği mantıksal olmamasıdır. Duyusal öğe onunla ilişkiye giren düşünceyi sonlulaştırır ve duyusal sonsuz tasarımını imgelem bile üstlenemez. Buna karşı düşünce en gerçek doğasında sonsuzun sonlu ile birlik içinde olduğunu doğrular. Sonsuzluk sayı değildir. Sonsuzluk sonlunun olumsuzlanması, ama yalnızca olumsuzlanması ya da daha tam bir anlatımla ortadan kaldırılmasıdır. Ama böylelikle onun saklanmasıdır. Gerçekten de, sonsuz kendinde sonlu da olmaksızın ne varolabilir ne de kavranabilir. İlk felsefecinin yaptığı şey de, kavramsal olarak düşünüldüğünde, sonluyu silip atmak değil ama onu bir kıpıya, sonsuzun zorunlu bir kıpısına yükseltmek, onu idealleştirmektir. Sonlu olan gerçek varlığını ancak sonsuz olanda ortadan kaldırılmış olarak bulur. Böylece onda yalnızca yitmez ama varolur.

Sonsuz bu bağlamda evrensel olanla, bir olanla, değişmez olanla anlamdaştır. Bu kavramların ayrımlarının bilinci henüz Thales'in araştırmasının ötesinde yatar.

Thales'in ilkesi ile aynı zamanda sonsuza gerileme ortadan kaldırılır. İlke zamanda ve uzayda sonsuzdur.

Sonsuzluk tüm sonluluğu olumsuzladığı ölçüde aynı zamanda tüm belirlenimi de ortadan kaldırır ve arke biçimden yoksundur — evrensel düşünce. Bu analitik ilke gene de tüm türlülüğün başlangıcı olacak, varolan tüm sonlular (aralarında tanrılar da olmak üzere) ondan çıkarsanacaktır. Thales bu duyusal-görgül düzlemde tutarlı olarak çıkarsamasını seyrelme ve yoğunlaşma süreçleri ile görgül olarak yapar. Kavram arkatasarda işlemektedir.

Thales'in önermesi görgül kökenli olamaz: Bitkilerin yaşam süreçlerinin gözleminden türetilemez. İlke, tersine, görgül gereç üzerine uygulanır. Kuramlar doğrudan doğruya gözlemden türetilmezler (a priori).

Thales'in savı yadsındı (su), ama önermesinin mantıksal özü doğrulandı.

 

 

TÖZ OLARAK İLKE VE AÇINIMI

İlk felsefeciler 'ilk' (arke) sorunu tartışırken ilkeden "varolan herşeyin ondan oluştuğu, ilkin ondan geldiği, ve sonunda ona yittiği" [ex hou gar estin hapanta ta onta kai ex hou gignetai protou kai eis ho phtheiretai teleutaion] birşeyi anlarlar. Thales'in en yakın izleyicisi olan Anaximander'de aynı mantıksal ilke bulunur: "Şeylerin ondan doğduğuı yine şeylerin ona yokolduğu" birşeydir [ex hon de he genesis esti tois ousi kai ten phthoran eis tauta ginesthai].

İlkenin niçin dingin kalmayıp devindiği ve birçok biçime girdiği sorusu ilkin usun kavramının onu devindiren diyalektiğin, olumludaki olumsuzun bilincinde olmadığını anlatır. Kavramın açınımının, deviminin, ya da diyalektiğinin kaynağı kavramın dışında aranır. Us ilkin açınır, ve ancak açındıktan sonra bu kendi açınımını sorgular.

Aristoteles bu soruya şöyle bir yanıt girişiminde bulunur (Metafizik, A 984a21)

"Kendisinin değişmesine neden olan şey dayanağın kendisi değildir, tıpkı ne tahtanın ne de bronzun kendi değişimlerinin nedenleri olmaması gibi. Ne tahta bir yatak yapar, ne de bronz bir yontu. Değişimin nedeni olan başka birşey vardır. Ve bunu aramak ikinci dememiz gereken nedeni, devimin başlangıcının kendisinden geldiği nedeni aramaktır."

İyonyalı felsefeciler bu ayrımı yapmıyorlardı. Onlar için ilke özünlü olarak devingendi.

Aristoteles şunları da yazar (De Anima, 405a19):

"Thales de, hakkında yazılanlardan göründüğü gibi, ruhu devindirici bir kuvvet olarak görmüştür, çünkü mıknatıs taşının bir ruhu olduğunu ve bunun taşı devindirdiğini söyler."

Aristoteles Thales'in tüm şeyleri tanrılar ile dolu gördüğünü de söyler.

 

 

MATEMATİK

Thales'in Mısır'a yolculukları sırasında öğrendiği geometriyi Yunanistan'a getiren kişi olduğu kabul edilir.

Thales 5 teorem keşfetti:

1. bir daire çapı tarafından eşit olarak ikiye bölünür;
2. ikizkenar üçgenin taban açıları eşittir;
3. kesişen doğru çizgilerin karşıt açıları eşittir;
4. bir yarım daire içine çizilen açı bir dik açıdır;
5. tabanı ve taban açıları verilen bir üçgen çizilebilir.

Bunlardan 4 dışındakiler Thales'e Proklus tarafından yüklenir. 4'üncü teorem Diogenes Laertius tarafından Pamfilia'dan yapılan bir alıntıda aktarılır. Öyküye göre o da Pisagoras'ın kendi adını taşıyan teorem durumunda yaptığı gibi tanıtlamayı yaptıktan sonra tanrılara bir öküz kurban etmiştir. Ama bu teoremlerin tanıtlamaları örneğin Öklides'in daha sonraki yöntemli tanıtlamaları gibi değildir.

 

KOZMOLOJİ

Seneca (Quaest. Nat. vi. 6):

"Thales bütün dünyanın suyu desteği olarak aldığını ve üzerinde yüzdüğünü düşündü."

Aristoteles (Gökler Üzerine, 294a28-34):

"Başkaları der ki [Yeryüzü] su üzerinde durur. Bu bize iletilen en eski açıklamadır ve Miletuslu Thales tarafından ileri sürülmüştür. Ona göre yeryüzü dingindir çünkü bir kütük ya da bu tür başka birşey gibi yüzebilir (çünkü bu şeylerden hiç biri hava üzerine dayanmaz, ama ancak su üzerine dayanabilir) — sanki aynı şey yeryüzü için olduğu gibi yeryüzünü destekleyen su için geçerli olmamalıymış gibi."

 
Aziz Yardımlı / İdea Yayınevi 2014