SU
'Tüm
şeylerin ilkesi sudur.''
Thales'in
bu ilkesi Aristoteles tarafından aktarılır.
Bu ilke tekil durumların
gözleminden türetilecek bir genelleme ya da tümevarım değildir. Genellemenin tekil durumların bir gözleminden türetildiği görüşü bir yanılgıdır
çünkü tekil durumlar yalnızca tekil durumlardır ve böyle alındıklarında
üzerlerine ne denli düşünülürse düşünülsün, içlerine girip ne denli araştırılırsa
araştırılsın, tüm parçaları çözümlense ve her köşesi didik didik edilse
bile hiçbir
zaman evrenseli göstermezler çünkü duyusal tekiller olarak böyle soyut bir kavramı, bir düşünceyi göstermezler. Hiç olmazsa evrenselin
duyulur, gözlenebilir, ele gelir birşey olmadığı kabul edilmelidir. Genelleme
ya da tümevarım tekil gözlemlerin bir sonucu değil, tersine kendisi usun
tekil gözlemleri kucaklayıp kapsayan evrenselinin işlevidir.
Öte yandan tekil olan
kavram olarak gerçekten de evrenseli baştan sona kapsar, ondan ayrımı içinde saltık olarak ondan ayrılmazdır. Tekil olması ancak ve ancak evrensel olmaması yoluyla belirlenir
ve bu olumsuzlama ise sözcüğün tam anlamıyla kapsamadır çünkü mantıksal
olarak saltık olarak zorunlu bağıntıdır. Tekil kendinde Evrenseldir.
SUYUN İLKE SEÇİLMESİNİN NEDENİ
Thales Yeryüzünün Su üzerine dayandığını söyler.
Bu görüş Mısırlılar ve başkaları tarafından öncelenir. Aristoteles Thales'i
bu vargıya götüren nedenleri bilemezdi çünkü Thales'in hiç olmazsa ona
dek ulaşmış olduğu söylenebilecek yazılı hiçbir metni yoktu. Thales'in
düşündüklerini ancak tahmin edebilirdi, ve bu tonda yazar.
|
|
Aristoteles (Metafizik,
983):
"Belki de Thales'in vargıları tüm besinin
ıslak olduğu, sıcaklığın kendisinin nemden geldiği ve yaşamın onunla
sürdüğünün açık olduğu düşüncesinden doğmuştur. Ama kendisinden herşeyin
yaratıldığı şey tüm şeylerin ilkesidir. Bu kuramı savunmasının nedenlerinden
biri buydu. Ama bir başkası da tüm tohumların nemli doğada oldukları
ve suyun nemli herşeyin ilkesi olduğu olgusunda kapsanır."
Thales'in ilkesinin
seçiminde içinde yaşadığı ekinin etmen olduğu düşünülebilir. Hiç kuşkusuz
Babil ve Mısır düşüncelerini biliyordu, ve kendisinin Mısır'a yolculuk
yapmış olduğu sorgulanmayan bir olgudur. Hem Babil hem de Mısır varoluşlarını
özsel olarak suda buluyorlardı — Dicle ve Fırat, ve Nil. Plutark'a göre
Mısırlı rahipler hem Thales'in hem de Homeros'un tüm şeylerin ilkesinin
su olduğunu Mısır'dan öğrendiğini söyleyerek övünüyorlardı. Bir de dünyanın
su üzerinde yüzmesi teması vardır.
Seneca (Quaest.
Nat. vi. 6):
"Thales
bütün dünyanın suyu desteği olarak aldığını ve üzerinde yüzdüğünü düşündü."
Aristoteles, (Gökler
Üzerine, 294a28-34):
"Başkaları
der ki [Yeryüzü] su
üzerinde durur. Bu bize iletilen en eski açıklamadır ve Miletuslu Thales
tarafından ileri sürülmüştür. Ona göre yeryüzü dingindir çünkü bir kütük
ya da bu tür başka birşey gibi yüzebilir (çünkü bu şeylerden hiç biri
hava üzerine dayanmaz, ama ancak su üzerine dayanabilirler) — sanki
aynı şey yeryüzü için olduğu gibi yeryüzünü destekleyen su için geçerli
olmamalıymış gibi."
-
Miletus (Milet)
İÖ ikinci bin yılın
ortalarında Babil kozmolojisi (Enuma Eliş) suyun birincilliği üzerine
benzer bir tablo sunar. Böyle mitlere ek olarak bir de Tufan öyküleri
bolluğu vardır ve İbrani kozmogonisi Tanrının tininin sular üzerindeki
uçuşundan söz eder. Homeros İliad'da "Ve Okyanus, tanrıların
ilk babası, ve anneleri Tethis"den söz eder (XIV, 201).
Tüm bunlar Thales'in
ilkesinin dışsallığı denli dışsaldır. Aristoteles bunlardan ayrı olarak
Thales'i Suyu ilke seçmeye götüren nedenin çok daha fiziksel-ussal gözlemler
olduğunu söyler. Su ısıdaki değişime göre katı, sıvı ve gaz durumlarına
geçer, ve seyrelme ve yoğunlaşma Thales'in ilkeden çıkarsamalarında kullandığı
araçlardır. Ama tüm
bu bağıntılı gözlemlerin sonucu olmayan, tersine kendisi onları öyle bağıntılı
gözlemler olmaya belirleyen şey tümüne içkin evrensel düşüncedir.
Tüm bu gözlemlerde duyusal olarak gözlenemeyen şey bu bağıntı, bu tözsellik,
bu kavramdır.
Aristoteles
(Metafizik I, 983b6 vs.)
"İlk
felsefecilerin çoğu yalnızca özdek doğasındaki ilkelerin tüm şeylerin
ilkeleri olduğu görüşündeydiler. Tüm varlıkların ondan oluştukları,
ondan geldikleri ve sonunda yine ona çözündükleri ilk, onda özün kalıcı
olduğu ve kendini yalnızca değişkilerinde değiştirdiği şey — buna varlıkların
öğesi ve ilkesi derler. [10] Ve bu nedenle hiçbir şeyin varedilmediğini
ya da yokedilmediğini düşünürler, çünkü bu tür töz her zaman kalıcıdır.
Benzer olarak, Sokrates güzel ya da müzikal olduğu zaman saltık olarak
varlığa geldiğini söylemeyiz; ne de bu nitelikleri yitirdiğinde yokolduğunu
söyleriz; [15] çünkü dayanak, Sokrates'in kendisi, kalır. Aynı yolda hiçbir
şey varedilmez ya da yokedilmez; çünkü bir — ya da birden çok — doğa vardır
ki başka herşey ondan varedilirken kendisi kalıcıdır. Ama böyle ilkelerin
sayısı ve biçimleri konusunda tüm düşünürler anlaşma içinde değildirler."
"[20] Bu felsefe türünün kurucusu olan Thales Suyun bu ilke olduğunu
söyler (Yeryüzünün Su üzerinde dinginlikte olduğunu bildirmesinin
de nedeni budur). Belki de tüm şeylerde besleyici olanın nemli olduğunu,
sıcaklığın kendisinin nemden yaratıldığını ve varoluşu için ona dayandığını
(ve herşeyin kendisinden varedildiği şeyin herşeyin ilkesi olduğunu) görerek
bu sayıltıyı çıkardı. [25] Buna göre bu varsayıma böyle ulaştı; ama her
şeyin tohumunun nemli bir doğada iken suyun nemli şeylerin ilkesi olması
da onu bu varsayıma götürdü. Kimileri vardır ki ilk kez eski çağların
şimdiki kuşaktan çok önce yaşamış ve Tanrılarla ilgilenmiş insanlarının
da doğa üzerine aynı şeyleri düşündüklerine inanırlar; [30] çünkü Okeanos
ve Tethis'i yaratılışın babası olarak ve Tanrıları ise Styx adını verdikleri
Su adına ant içiyor olarak temsil ederlerdi; ama en eski olan en onurlu
olandır, ve en onurlu olan ise adına ant içtiğimizdir."
|