SEVGİ VE ÇEKİŞME
Anlaşılır şeyler Sevgi tarafından benzer kılınır. Algılanabilir şeyler Çatışma tarafından benzemez kılınır.
(Fr. 17) İki yanlı bir öykü anlatacağım. Belli bir zamanda Çoktan [Dört Öğe] yalnızca Bir olarak ve bir başka zamanda ise Birden Çok olarak ayrıştı. Ölümlü şeylerin doğuşu çift ve sona ermeleri çifttir. Bir tüm şeylerin biraraya gelmesi yoluyla doğar ve ölür, öteki ise yine onlar dağılırken beslenir ve sonra yiter. Böylece sürekli değişimlerine hiçbir zaman son vermezler, bir zaman Sevgi yoluyla tümü Birde biraraya toplanır, ve yine bir başka zaman her biri Çatışmanın nefreti yoluyla ayrılır. Böylece Çoktan Bir olmayı ve Bir ayrışırken yine Çoka dönmeyi öğrendikleri ölçüde, bu yolda ‘Oluş’ sürecine girerler ve kalıcı bir yaşamları yoktur. Ama hiçbir zaman sırayla biraraya gelmeye ve ayrılmaya son vermediklerinden, her zaman vardırlar, döngüsel yollarında sarsılmazlar.
Ama gel, söylemimi dinle, çünkü öğrenme bilgeliği arttırır. Daha önce söylemimin sınırlarını ortaya koyarken dediğim gibi, iki yanlı bir öykü anlatacağım. Belli bir zamanda Çoktan yalnızca Bir oldular, ve bir başka zamanda Birden Çok olarak ayrıştılar: Ateş ve Su ve Toprak ve Havanın bitimsiz yüksekliği, ve bunlardan ayrı ve her bakımdan eşit ilençli Çatışma, ve aralarında uzunlukta ve genişlikte eşit Sevgi. Onu düşüncen ile görmeli, şaşkın bakışlarla oturup kalmamalısın. Ölümlülerin örgenlerinde yerleştiği kabul edilen odur ki, onunla hoş düşünceler düşünür ve birleştirici işler yaparlar, ona Neşe ve Afrodit derler. Ölümlü hiçbir insan onu o bunlar [e.d. öğeler ve Çatışma] arasında dolanırken göremez. Ama aldatıcı olmayan söylemimin açılılımını dinle. Tüm bunlar eşit ve eşzamanlıdır, ama her biri değişik bir yerde egemendir ve her birinin kendi karakteri vardır. Ve zaman dönüp giderken sırayla hüküm sürerler. Ve bunların yanısıra hiçbirşey varlığa gelmez ve var olmaya son vermez. Eğer sürekli olarak yokoluyor olsalardı, bundan böyle var olmazlardı. Ve bu Evreni ne arttırabilir? Nereden gelebilir o? Ve ayrıca nasıl yok olabilir, çünkü hiçbirşey onlardan boş değildir. Hayır, yalnızca onlar vardır, ama birbirleri içinden geçerek değişik zamanlarda değişik şeyler olur ve gene de her zaman aynıdırlar.
Devinmeyen dört öğe bir bakıma iki ayrı ‘öğe’ tarafından devindirilir. Çatışma, ve Afrodit ya da Sevgi—ya da İtme ve Çekme kuvvetleri. (Çatışma bir başka yerde (fr. 21.7) Öfke olarak verilir.) Öğeler gibi bunlar da çıkarsanmaz ama dışardan katılır. Bir başka tutarsızlık Aristoteles tarafından belirtilir (Met., 985a23):
"Her ne olursa olsun, birçok yerde Sevgi böler ve Çatışma birleştirir. Bütün Çatışma tarafından öğelerinde ayırıldığı zaman, ateş ve ötekilerden her biri Bire toplanırlar; ve yine Sevginin eylemi altında biraraya geldikleri zaman, her bir öğenin parçalarının bir kez daha ayrılması zorunludur."
Yine Aristoteles (Met., 1075b2) Empedokles’de Sevginin sonsal, biçimsel ve özdeksel nedenleri karıştırdığını söyler. Sevgi ‘İyi’dir, erekseldir; ve ynı zamanda hem devindirici hem de özdeksel ilkedir—çünkü hem karıştırır, hem de karışımın parçasıdır, çünkü etkisi kendisi karışmadan yer alamaz.
(Fr. 22) Çünkü tüm bunlar—ışıyan güneş, toprak, gök ve deniz—onlardan ölümlü şeylere dağılmış kendi parçaları ile Birdir; ve aynı yolda dahaçok karışım için uygdurulmuş olanlar Afrodit tarafından benzeştirilirler ve birbirlerini severler. Ama düşmanlar kökende, bileşimde ve yoğrulmuş şekilde birbirlerinden en uzak duranlar ve her yolda birleşmeye alışmamış ve Çatışmanın zorlaması ile çok sıkıntılı olanlardır, çünkü doğuşlarına yol açmıştır.
Öğeler birbirleri ile karışımlarında özdeşliklerini yitirmez.
(Fr. 21) Gel şimdi, eğer onlarda biçimde herhangi birşeyin eksik ise, öneceki sözlerime bu tanığı gör. Görmek için güneş—herşeyin üzerindeki sıcaklık; sıcaklıkta ve parlak ışıkta yıkanan tüm tanrısal şeyler; karanlık ve soğuk her şeydeki yağmur; ve toprak kaynaktan köklü ve sağlam şeyler. Öfkede herşey ayrılmış ve bölünmüştür, ama Sevgide biraraya gelirler ve birbirleri tarafından istenirler. Çünkü olmuş, olan ve olacak herşey bunlardan doğar—ağaçlar, erkekler, kadınlar, hayvanlar, kuşlar ve suyun beslediği balıklar, ve giderek uzun-yaşayan ve onurları en yüksek tanrılar bile. Yalnızca bunlar vardır, ama birbirleri içinden geçerek görünüşlerini değiştirirler: Bu düzeye dek karışım değişimi ortaya çıkarır.
İkisi etkin ve dördü edilgin altı etmen vardır. Sevgi ve Çatışma görülmez ve tasarlanamayacak denli incedir. Özdekseldirler. Ve ortaya çıkardıkları bileşimlere kendileri de karışırlar. Eğer gene de bu iki etkin etmeni kuvvetler olarak görürsek, aralarındaki eytişimsel birliğin eksikliği gibi öğelerle ilişkileri de dışsaldır. Sevgi kendinde Nefret değildir, ve Kuvvet kendinde Özdek değildir. Empedokles’te Herakleitos’un kurgul derinliğinden en küçük bir iz yoktur. Duyusal-tekil öncülleri ile uyum içinde, herşey analitiktir. |