Varlık; Duyusallık, Tekillik, Dolaysızlık.
Öz; Derin Düşünce (Anlak), Tikellik, Dolaylılık.
Duyusal Bilinç Tekil olan ile ilgilidir, çünkü duyusal olanın mantıksal belirlenimi tekil olmadır. Duyusallığın tekillik ile bağlı olması doğal bilinçte onun dolaysızlık (ilişkisizlik) ile bağlı görülmesine götürür. Mantık Bilimi'nin bütününde Dolaysızlık alanı Varlık alanıdır.
Derin-Düşünme soyut Evrensel ile ilgilidir, tasarım ile değil. Derin-düşünmede kavramlar arasındaki bağıntı ile ilgileniriz, ama bu bağıntılama zorunlu olarak arı mantıksal ya da eytişimsel değil, dışsaldır. Yöntemsiz tüm felsefeciliğin mantıksal dediği şey gerçekte mantıksal değil ama olumsal olarak belirlenen dışsal bağıntıdır.
Öz alanı ilkin Varlık alanının ortadan kaldırılması yoluyla dolaylılık ya da görelilik alanıdır.
Nesnel Mantığın Varlık ve Öz alanları olarak bölümlenmesi Kavramın karşısında nesnelliğin kendisinin zorunlu olarak bir bölünmeyi içermesinden gelir. Kavram Varlıktan dolaysızca kendisine geçiş yapmak yerine, Varlıkta kendi içinde bölünür, derinleşir.
Yine, dolaylılık kavramsal olarak ilkin Tikelliği verir, Tekilliği değil, çünkü ilk dolaylılık ilk olumsuzlama olarak bir ayrımdır, birlik değil.
Öz alanı Kavram alanı ile karşıtlık içinde gene de 'dolaylı Varlık' alanı olarak görünür, çünkü kendi-içine-yansıma olmasına karşın bütün Öz alanı henüz Kavramın bütünüyle dışındadır.
Anlak Evrensel ile ilgilenir, ve Evrensel Tekil olana bağlı duyusallığın değil, düşüncenin işlevidir.
A-MB
“Öz koyulmuş Kavram olarak Kavramdır —, belirlenimler Özde salt görelidir, henüz bütünüyle kendi içlerine yansımamıştır; bu nedenle Kavram henüz kendi için değildir. Öz, olumsuzluğu yoluyla kendi kendisi ile dolaylı Varlık olarak, kendi ile bağıntıdır, ama ancak bu bağıntı başkası ile bağıntı olduğu ölçüde; ama bu başkası dolaysızca varolan birşey olarak değil, koyulmuş ve dolaylı birşey olarak vardır. — Varlık yitmemiştir, tersine ilkin Öz kendi ile yalın bağıntı olarak Varlıktır; ama ikinci olarak Varlık tek-yanlı dolaysız olma belirlenimine göre salt bir olumsuza, bir Görünüşe indirgenmiştir. — Öz böylece kendi içinde görünen ya da ışıyan olarak Varlıktır.”
“Saltık Özdür. — Bu tanım, Varlığın da benzer olarak kendi ile yalın bağıntı olması ölçüsünde, “Saltık Varlıktır” tanımı ile aynıdır; ama aynı zamanda daha yüksektir, çünkü Öz kendi içine gitmiş Varlıktır, e.d. Varlığın yalın kendi ile bağıntısı olumsuzun olumsuzlanması olarak, kendi içinde kendisi ile dolaylılığı olarak koyulmuştur. — Ama Saltık Öz olarak belirlenirken, olumsuzluk sık sık yalnızca tüm belirli yüklemlerin bir soyutlanması olarak alınır. Bu olumsuz edim, soyutlama, böylece Özün dışına düşer, ve Özün kendisi böylece bu öncülleri olmaksızın salt bir sonuç olarak kalır, — soyutlamanın caput mortuumu. Ama bu olumsuzluk Varlığa dışsal olmadığı, tersine onun kendi eytişimi olduğu için, Gerçekliği, e.d. Öz, kendi içinegitmiş ya da kendi içinde varolan Varlık olacaktır; o yansıma, kendi içinde görünüşü dolaysız Varlıktan ayrımını oluşturur ve Özün kendine özgü belirlenimidir."
"Bu özdeşlik, Varlıktan ortaya çıkarken, ilkin yalnızca Varlık belirlenimleri ile yüklü ve Varlık ile dışsal birşey ile olduğu gibi bağıntılı görünür. Böyle Özden ayrı birşey olarak alınan bu Varlığa Özsel-olmayan denir. Ama Öz Kendi-içinde-Varlık olduğu için, ancak olumsuzunu, e.d. başkası-ile-bağıntıyı, dolaylılığı kendi içinde taşıdığı ölçüde özseldir. Öyleyse Özsel-olmayanı kendi görünüşü olarak kendi içinde taşır. Ama görünüşte ya da dolaylılıkta ayrım kapsandığı için, ve ayırdedilenin ise içinden çıktığı ve içinde olmadığı ya da görünüş olarak yattığı özdeşlikten ayrım içinde kendisi özdeşlik biçimini kazandığı için, Görünüş böylece kendini kendi ile bağıntılayan dolaysızlık ya da Varlık kipindedir. Öz alanı bu yolla dolaysızlık ve dolaylılığın henüz eksik bir bağlantısı olur. Onda herşey öyle bir yolda koyulmuştur ki, kendini kendisi ile bağıntılar ve aynı zamanda bunun ötesine geçer, — yansımış bir Varlık olarak, içinde bir Başkasının göründüğü ve kendisi bir Başkasında görünen bir Varlık olarak. — Bu öyleyse aynı zamanda Varlık alanında salt kendinde olan çelişkinin koyulduğu alandır."
"Herşeyde tözsel olan tek bir Kavram olduğu için, Özün gelişiminde Varlığın gelişiminde olanlar ile aynı belirlenimler bulunur, ama yansımış biçimde. Böylece Varlık ve Yokluk yerine şimdi Olumlu ve Olumsuz biçimleri ortaya çıkar; birincisi ilkin Özdeşlik olarak karşıtlıksız Varlığa karşılık düşerken, ikincisi (kendi içinde görünerek) Ayrım olarak gelişir; böylece yine Oluşun kendisi de Zemin olarak hemen belirli-Varlığın Zemini olur, ama burada belirli-Varlık Zemine yansımış olarak Varoluştur, vb. — Mantığın bu (en güç) bölümü başlıca Metafiziğin ve genel olarak Bilimlerin kategorilerini kapsar. Bu kategoriler üzerine-düşünme düzeyindeki anlağın ürünleridirler — anlak ki, ayrımları bağımsız olarak alır ve aynı zamanda göreliliklerini de koyar, ama ikisini bir “de” yoluyla yanyana ya da ardarda bağlar ve bu düşünceleri biraraya getirip Kavrama birleştirmez." |