Despotik Toplumdan Yurttaş Toplumuna
AZİZ YARDIMLI
|
|
Despotik kültürü her türünde ortadan kaldırmaya yetenekli biricik güç: Özgürlük, Barış, Ussallık. Bir toplumun demokrasiye, barışa, gönence yetenekli Yurttaş Toplumu olabilmesi için köylülüğünü kentlileştirmesi, başbakanını, milletvekillerini, güvenlik kuvvetlerinin üyelerini ulus tarafından yalnızca ülkeye hizmet etmekle görevlendirilmiş yalın Yurttaşlar olmanın bilincine, onuruna ve vakarına eğitmesi gerekir. |
|
Despotizm Özgürlük bilincinin kazanılmamışlığı ile, İstenç yoksunluğu ile belirlenir: İnsanın henüz yarı-gelişmiş olduğu, herüz tüzel, ahlaksal ve törel olarak yeterince büyümediği bir ön-evredir. Gerçekte, modern dönemin Özgürlük bilinci ile belirlendiği düzeye dek, bütün bir ön-modern evre kültürel olarak despotik olma karakterini taşır.
Kültürel despotizm yalnızca despotun değil ama halkın da politik geriliği ile karakterize edilir ve Hak, Ahlak ve Törellik kavramlarının bilincinin zayıflığının sonuçlarını sergiler. Onda Mülkiyet hakkı, dolayısıyla Birey yoktur. Onda Duyunç Özgürlüğü yoktur ve bütün bir nüfus erginleşmemiş çocuklar gibidir. Ve onda törel özgürlük olmadığı için aile geleneksel, toplum despotik ve devlet efendidir. Despotik kültür son olarak estetik gerilik ile, inançta dışsallık ve iki-yüzlülük ile, ve derin bir bilgisizlik ile karakterize edilir.
Hiçbir despot istenç ve özgürlük kavramlarının bilincinden yoksun halkların onayı olmadıkça, halkların kendileri despotik bir karakterde olmadıkça despot olarak kalamaz. Bir tango iki kişi ile yapılır.
(δεσπότης, despotes, "efendi" demektir; sözel olarak "evin efendisi"dir; dom :: ev; potis :: efendi.)
|
|
"Timid men prefer the calm of despotism to the tempestuous sea of liberty." Thomas Jefferson.
Despot Yunanca "despotes"ten gelir (δεσπότης, despotes, "efendi" ya da "güçlü" demektir; sözel olarak "evin efendisi"dir; dom :: ev; potis :: efendi.) |
|
Despotizm Tiranlık değildir. Bir yönetimi imler, ve despotun buyruğu yasadır. Eğer herşeye karşın ortada Devlet denebilecek birşey varsa, yasanın despotun kendisi için de yasa olması gerekir. Monarşi ne devletsiz ve yasasız feodalizmdir, ne de keyfi istencini ancak zor yoluyla egemen kılabilen tiranlık. Despotizm yönetilenlerin özgürlüklerinin bilincinden yoksun salt istençsiz uyruklar olmaları durumunda olanaklı biricik meşru politik biçimdir. Uyruklar onlara buyrulanı yerine getirmeyi, söz dinlemeyi, genel olarak üstleri olarak saydıkları başkalarına boyun eğmeyi işlerin normal durumu olarak kabul ederler. Uyruğun "kendi"si gerçekte onun kendisi değil ama başkasıdır. Ama uyruk da tinsel bir varlıktır, insan olmanın sonsuz değerini taşır, düşünebilir, ve işlerin durumunun başka türlü olabileceğini anlayabilir. Despotun (kral, padişah, imparator, çar) istenci altında olanlar pekala Özgürlük bilincini, kendi İstençlerinin bilincini kazanabilirler ve insanın insana boyun eğmesinin onursuzluk, değersizlik ve saçmalık olduğunu görebilirler. O zaman despot despot yapan zemin ayağının altından çekilir ve ortaya şiddetin dili ile konuşmaktan iyisini bilmeyen tarihsel moron çıkar. Özgürlük bilincinin tersinmez olması ölçüsünde, o zaman ya despot ya despotluğuna son verecek ve ortadan kalkacak, ya da varlığını sürdürebilmek için zor ve şiddete başvuracak, tiranlığa geri düşecektir.
Bugün insanlık bu çocuksu kültüre son verecek düzeye dek büyümüştür. En azından Batıda, insanların bundan böyle aydın despotlara, sevgili önderlere, asrın liderlerine, efendilere, kutsal rahiplere, kutsal mollalara, kutsal dedelere vb. gereksinimleri yoktur ve bundan böyle bu demode kalabalık yalnızca postmodern düşünürün arkaik imgelemini süsleyen kültürel çoğulculuğa aittir. Kutsal insan, bilge insan, kurtarıcı ideolog, yönetme hırsı ile yanıp tutuşan maço politikacı, güçsüzlüklerini güç-istencinde ele veren tüm bu yarı-insanlar insanlığın ön-modern despotik evresinin çoktandır yalnızca can sıkıcı olmaya başlamış kalıntılardır. Özgür insanın kurtarılmaya ve kurtarıcılara gereksinimi yoktur.
Modern dönem evrensel Özgürlük dönemidir. Özgürleşme insanın salt insan olmaktan gelen sonsuz değerinin kesintisiz olarak kazanılması, estetik, etik ve entellektüel karakterinin eksiksiz olarak gelişmesi sürecidir. Özgürleşme bir süreçtir, ve onda en önemli olan, en dirimsel, en vazgeçilmez olan şey tam olarak bir süreç olması, sürmesi, kendini engellemeyen bir akış olmasıdır. Despotizm dışsal değil ama ancak içsel olduğu zaman bir engeldir, çünkü özgürlük tini karşısında, istenç karşısında kölelik tini yalnızca eylemsiz bir korkaklık tinidir. Despotik toplum erdemsiz ve istençsiz kölelerin bir toplumu, sözcüğün gerçek anlamında bir korkaklar toplumudur. İstenç ile bir olan Özgürlüğün kendini olgusallaştırması için kendi kendisinden başka hiçbir ön-gereği, kendi kendisinden başka hiçbir ön-koşulu yoktur. Ve bu nedenle kendi bilinçsizliğinden başka bir engeli yoktur. Özgür insanın toplumu Yurttaş Toplumudur, içinde kendi Özgürlüğünü ve herkesin Özgürlüğünü yaşadığı ve soluduğu biricik temiz, güzel, açık atmosferdir.
|
|
Boşinanç inanç değildir. Bu saçmalığın ne din ile, ne ahlak ile, ne de insan değeri bir ilgisi vardır. Tam tersine. Bir korku, yalan, kölelik, çirkinlik tininde inancın kendisi değerini yitirir, dışsal görünüş yalnızca özdeki geriliği, eğitimsizliği, kabalığı ele verir, Despotizm duyunç ve istenç özgürlüğüne yabancı ön-modern kültürlerin evrensel karakteridir. Orada anlamsız, değersiz, insanı küçük düşürüce her türden gelenek egemendir. Çünkü orada ussal sorgulama, kendi için yargıda bulunma, kendine değer verme, öznel özgürlük ilkesi olarak duyunç gelişmemiştir. |
|
Toplumsal Erdem bundan böyle ödevini yerine getirme ile eşittir çünkü özgür toplum birbirlerini özgür olarak, değerli olarak, eşit olarak tanıyan ussal insanların toplumudur. Özgür törelliğin normları kendini özgür olarak, böylece değerli olarak tanıyan bireyin duyuncunun ve istencinin normlarıdır. Özgür insanın törelliği dışsal bir korku üzerine değil ama bireyin kendi sonsuz değerinin bilinci üzerine dayanır. Bu nedenle normları salt bireysel değil ama kendi ile eşit ve özgür olarak gördüğü toplumsal bireyin evrensel normlarıdır. Özgür yurttaş toplumunda Ben Bizdir, ve Biz Bendir. Evrensel düzgünlük, doğruluk ve haklılık ancak özgür bireylerin toplumunda olanaklıdır. Orada bir yandan Ödev ussal istencin belirlenimi olarak Hak ile bir iken, öte yandan özgür toplumun ve özgür bireyin istencinde sözleşme, yükümlülük, genel olarak Gerek onun için dışsal bir istenç, bir baskı ve zor aygıtı değil, ama bireyin kendi duyuncunda onayladığı ve akladığı kendi istenci, onun kendisi için de doğru ve haklı olan evrensel ussal istençtir. Gerçek ahlak dışsal değil içsel ahlaktır, çünkü özgür insan korkusuz insandır, doğru olanı salt doğru olduğu için yapan, haklı olanı salt ussal olduğu için kavrayan ve onaylayan insandır. Dinsel bir ödül ve ceza düzeneği ile sağlanan ahlak özgürlüğünün bilincinde olmayan despotik kültüre özgüdür. Özgür insan sözde caydırıcı bir yasanın korkusu ile değil, ama yasa kendi istencinden başka birşey olmadığı için erdemlidir.
Yasama, yürütme ve yargı güçlerini sanki bunlar değişik kültürlere aitmiş gibi, sanki birer özenç sorunu imiş gibi yalnızca ayrımları içinde almayan, ama onları Yurttaşın ussal istencinde eşit ölçüde bir olarak da gören modern Devlet yalnızca Yurttaşın egemen ve bölünmez gücünün, yalnızca Yurttaş Toplumunun ussal istencinin anlatımıdır.
Modern Devlet şu ya da bu politikacının değil ama baştan sona Yurttaşın sorumluluğundadır çünkü yalnızca ve yalnızca onun egemen İstencidir. Egemenlik Yurttaşların salt duygu birliği olarak Ulusundur. Devlet görevlisi yalnızca kendisinin de taşıdığı Yurttaşlık istencinin gereksindiği hizmetleri yerine getirme ile onurlandırılan kişidir. Yurttaşın ona verdiği yetkiyi bir kabalaşma vesilesi olarak gören görevli yalnızca kendini değersizleştirmekte, kendi zayıflığını, duyunçsuzluğunu, ilkelliğini sergilemektedir.
Modren dönemde politikanın biricik tanımı kavramı ile uyum içinde olan tanımıdır: Politika Yasa ile birdir. Budalaları aldatma oyunu olarak, halklar, yığınlar, kitleler için bir propaganda, yalan ve ikiyüzlülük şamatası olarak politika yalnızca toplumun henüz bilgisiz, eğitimsiz köylülük karakterini taşıdığının, henüz yeterince kentli olmadığının belgesidir. Böyle bir aşamada Devlet henüz yurttaşların bilincinde ve istencinde değil, ama asrın liderlerinin, sevgili önderlerin vb. keyfi istençlerinde belirlenir. |