|
Gelenek
Gelenek değer olarak görünür — saklanması, üzerine titrenmesi, sorgulanmaması gereken birşey olarak. Toplumun varoluşu, aslında bireyin kendisi Gelenekte kökleşmiş görünür, ve köklere saldırı ise bir değerin, bu durumda varoluş ile bir olan değerin varlığına saldırı demektir. Oysa insan özü adına, us, özgürlük, gelişme, gerçeklik ve gerçek değer adına tam olarak yapılması gereken şey bilgisiz Geleneğin ortadan kaldırılmasıdır. Bu nihilizm Tinin bütün bir Tarihini modern ve ön-modern evreler olarak ikiye bölen en gerçek Eylemidir, bir gelişim süreci olarak Tarihin kendisinin varlık nedenidir.
Gelenek süredurumdur, dinginliktir, ve dirençtir. Hangi kültürde olursa olsun Tutuculuğun kendisidir ve ussal Özgürlüğe, Değişmeye, Yenileşmeye, Gelişmeye karşı engelin kendisinin anlatımıdır. Birer kültürel kalıt olan Gelenekler insan davranışlarını düşüncesizce belirleyen törel ölçünlerdir — neyin giyileceğinden neyin yeneceğine ya da yenmeyeceğine dek.
Gelenek değerdir, ve değer saltık olan, evrensel olan, değişmeyendir. Gelenekler değerler olsalar da bilgiye, usa, özgürlüğe dayalı değildirler. Değerler oldukları için sorgulanamazlar, ve sorgulanmaları dolaysızca ortadan kaldırılmalarıdır. Gelenek sorgulanmadığı düzeye dek ahlaksal değildir, çünkü ahlak Duyunçtur, geleneği, aslında tüm törel varoluş biçimini sorgulama hakkıdır, insanın hiçbir koşula bağlı olmayan saltık Özgürlüğü, dokunulamaz, durdurulamaz, bastırılamaz içselliği ve öznelliğidir. Duyuncu olmayan insanın Kendisi de yoktur. Gelenek eğer gerçekten Gelenek ise moral, törel, politik, estetik Gelişime, genel olarak İnsanın gerçek Kendisi olmasına izin vermez.
Gelenek sorgulanmaksızın ve salt geldiği için kabul edilen alışkanlık tinidir. Geleneğin özgür bireysel Duyunç üzerine dayanmaması, tersine ona dışarıdan dayatılan bir yetke olması ve sorgusuz bir boyuneğme istemesi Geleneğin moral değerinin bilgisizliğe ve duyunçsuzluğa dayanması, böylece moral ve değerli olmaması demektir. Gelenek sözcüğün gerçek anlamında Ahlak dediğimiz şeyin yokluğudur, çünkü Ahlak Özgürlük olmaksızın, Duyunç olmaksızın Ahlak değildir. Bu yüzdendir ki Özgürlük bilincinden yoksun kültürler, Doğuda ve Batıda, her zaman ahlaklarını dışarıdan, gelenekten, dinsel yetkelerden, ideolojik buyruklardan alırlar.
Gelenek Bilgiye ve Özgürlüğe dayandığı için değil, ama insan olmanın bu saltık değerlerine dayanmadığı için Gelenektir. Gelenek karakteri buna göre köle bir karakterin göstereceği her özelliği gösterir: Bilgisizdir, Eylemsizdir, Güzelliksizdir.
Modern Yurttaş Törelliği bir özgür Duyunç ve İstenç tini olduğu düzeye dek geleneksel değerler ile bağdaşmaz.
Gelenek ve Şiddet. Geleneklerin toplumsal bağ olarak işlev gördükleri düzeye dek, onlar tarafından birarada tutulan törel yapılar ancak onlar kadar dayanıklıdır. Bu boş belirlenimler gene de bir gelenekler türlülüğüne bölünmüş dünya bölgelerinde, Afrika'da, Asya'da, Orta Doğu'da, bu kültürel birliklerin birbirleri ile bir Nefret ilişkisine girmelerinin ve birbirlerini yoketmelerinin önüne geçemezler, çünkü bu türlülük içinde her biri başkalarında yalnızca kendi olumsuzlanmasını, yokoluşunun gözdağını görür. Barış içinde birarada varolabilirler, ama ancak ve ancak tümünü yatıştıracak bir üst-despotun baskıcı denetimi altında. Özgürlük tininin yokluğunda Birlik ancak kölelik yoluyla, boyuneğme yoluyla olanaklıdır. Birin güvencesi olan bu despotik egemenlik herhangi bir nedenle ortadan kaldırıldığında (örneğin ABD'nin Irak'ta yaptığı gibi), geleneğin Barışı kendinde en usdışı Savaş olduğunu gösterir. Bu topluluklar bütünüyle boş, anlamsız, aptalca belirlenimleri saltık Değerler olarak görürler ve varoluşlarını onlarla bir sayarlar. Değişmeleri birer kültür olarak yok olmalarıdır.Gelenekler törel doğrulukları açısından sorgulanmamaları nedeniyle İnanca değil ama Boşinanca aittirler. Gelenek Dinin ussallığı ölçüsünde Dinin kendisi ile de ilgisizdir ve sık sık Dinin özüne, özgür, ussal gerçeklik İnancına aykırıdır. |
|